Boğazköy (Hattuşa) YIL:1917
Yoksabu telaşlı zitaretçiler de diğerleri gibi, Osmanlı ganimetinden pay isteyen, yeni ve azgın bir düşman mıydı?
Sayısız cephede zaten savaşıyordu, Osmanlı! Başka bir düşmanla daha mücadele edecek ne gücü ne de sabrı kalmıştı.
Birkaç saatlik yolun ardından kamyonlar, hedefine ulaştı. Antik şehrin güney yamacındaki kapılarda durdular. Gelenler, Osmanoğulları'nın dost ve müttefiki!!!! bilinen Alman askeri..
Görevleri ise; Türk'e ait, tarih fışkıran bu bereketli topraklarda, daha önce de defalarca yaptıkları gibibsinsi ve hızlı bir hasat yapmaktı.
S.Y. - Kontrgerilla sözcüğüne neden itiraz ediyorsunuz?
C.E. - Şundan itiraz ediyorum. Eğer kontrgerilladan yasadışı faaliyet yapan bir kuruluş kastediliyorsa buna itiraz ediyorum. Ama gerilla gibi davranıp gerillaya karşı mücadele kastediliyorsa, evet. Zaten bunu yapmak zorundayız.
Bozkırda göçebe boylar, genellikle otlak için sürekli mücadele içindedirler; bu yaşam biçimi, onları üstün yetenekte atlı savaşçılar haline getirmiştir. Türk ve Moğal ulusları, Avrupa’nın orman bölgesine, Çin ve Hindistan’a kadar Avrasya steplerini at sırtında bir mevsimde geçer, kenar ülke halkı onlara direnç gösteremez; onların egemenliği altına girer. Bozkır bölgesinde zaman zaman karizmatik savaşçı bir lider sivrilir, öbür boylar üzerinde egemen olur, bir kabile konfederasyonu, kaganlık(hakanlık) kurar; bu konfederasyonu türe ve yasa koyarak demir elle örgütler ( Türk İlteriş Kagan; Moğol Cengiz Han gibi).
Osmanlı milleti Meşrutiyet'i istiyordu. Hep birlikte hürriyet kazanmak için mücadele ediyordu. Bu millet parçalanmazdı. Yeter ki Meşrutiyet ilan edilsin.
Talas Savaşı'ndan sonra bile uzun bir süre boyunca Karluklar ve Oğuzlar gibi Türk halkları İslam'a geçmemişler, bilakis bölgedeki Müslüman yayılmacılığı engelleyici birer set olarak müslüman ordularla mücadele etmişlerdir.
"Yaşam bilinci, yaşamın üstündedir, mutluluk yasaları bilimi mutluluğun üstündedir."
İşte, neyle mücadele etmemiz gerektiği!... Herkes isterse bu gerçekleşir.
Varsın deli desinler, seni anlamalarını bekleme, onlar seni sen olduğun için seviyor olsaydı, yargılamaz ve yadırgamazlardı.
Umursama, seni mutlu edecek olan şey ne ise, ya da her neresi ise mutlaka onun için mücadele et.
Sen kendini mutlu hissettikten sonra kimin ne düşündüğü umurunda olmasın. Şöyle bir dön ve bak geriye, şimdiye kadar kıymet verdiklerin, kendini feda ettiklerin, derdiyle dertlendiklerin, ömrüne kattıkların, fedakarlık yaptıkların neredeler şimdi?
Unutma! Bir gün herkes gider. Her zaman sende kalacak olan sana sahip çık. Bazen yalnız hissetsen de, bazen eksik hissetsen de geçmişten aldığın dersler gelsin aklına.
Asil bir yalnızlık, sahte bir kalabalıktan iyidir. (T.S. Eliot)
Düşmanlarımızı püskürtecek, sefaleti ortadan kaldıracak, eğitim ve refah ekecek mucizevi güçlere sahip herhangi bir mehdi bulunmamaktadır. Mehdi, bizim tembelliğimizin adıdır, hatta bundan da fazlasıdır, mücadele edecek imkan ve araçlarımızın karşılaştığımız sıkıntılara nazaran orantısız kaldığı durumlarda, hissettiğimiz çaresizliklikle gitgide daha fazla kapıldığımız boş hayallerimizin adıdır.