Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Reda Kargacı

72 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bütün Çocuklar İyidir
İyi aile yoktur ve İyi Toplum yoktur kitaplarından sonra burada ele aldığı konuları çocukların da okuması ve anlaması için çocukların seviyesine indirerek hikayelerle bu kitabı yazmış. Diğer 2 kitabı okuyan yetişkinlerin okumasına gerek yok, fakat onlar okunduktan sonra bu kitap da çocuklara öğrencilere tavsiye edilebilir. Çocuklar için faydalı olmuş.
Bütün Çocuklar İyidir
Bütün Çocuklar İyidirNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20193,508 okunma
Reklam
95 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Afyon bağımlısı bir ressamın buhranlı, hastalıklı düşüncelerini okuyoruz. Gerçeklerden rüyaya geçişin, düşüncelerle hayal ürünlerinin kenetlendiği bir yolculuk. Gerçeğin ve güzelliğin peşinde olan adamın kendi düşüncelerine yenik düşerek karanlığa ve kötülüğe gömülüşü. Ölüm korkusu içinde, ölümü düşünen, irdeleyen bir adamın hezeyanları. YKY yayınlarının, Behçet Necatigil çevirisi, önsözü ve Sadık Hidayet'in arkadaşı modern İran Edebiyatı ve Kültürü profösörü Bozorg Alevi'nin sonsözüyle hem eseri keyifle okuyabilir hem de yazar ve kitap hakkında birçok şey öğrenebilirsiniz. Okumayı düşünenler beklemesin.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,4bin okunma
59 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Kahraman bakış açısıyla yazılmış bir kitap. Film montajcısı ve aynı zamanda bir hikaye yazan, yazar olma yolunda bir adam baş kahraman. Sigara ve iyi kahve içmeyi seven, beraber İstanbul sokaklarında yürüdüğümüz biri. İlhami Algör’ün yazım tekniği özgün. Sohbet eder havada, hatta kendi kendine konuşur gibi rahat dili. Bazen Müzeyyen’e söylemek istediklerini de kendi içine söylüyor. Müzeyyen... Onun ne sevgilisi ne de eşi. Yalnızca aşık olduğu kadın. Bir ilişkileri olup olmadığını onlar da bilmiyor. Hikaye de ilişki, ilişme-ilişememe ikilemini yansıtıyor. İkisi de toplumun kalıplarına girmemiş, kendi var oluşlarını yaşayan insanlar. Bir hikaye yazıyor kahraman. Kendisininki gibi bir hikaye. Müzeyyen’e de bahşediyor bazen yazdıklarını, hikaye üzerine konuşuyorlar. Yorumları hem onu etkiliyor ve ilgilenmesi hoşuna gidiyor hem de hikaye üzerinden kendi ilişkileri(!) üzerine düşündürtüyor. Metin Yeşilçam filmleriyle ve müzikleriyle iç içe. Müziklerden bir yerler serpiştiriyor, filmlerden dem vuruyor. En çok da Sadri Alışık’tan söz ediyor. Onun, filmlerinde üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine,... gıcık oluyor. Oysa Müzeyyen’le durumları da bir “çıt”a bakıyor. Var oluş felsefesini seven, mutluların(!) veya toplumun kalıplaşmış insanlarına göre değil de; hayatta kalan taraf olmuş insanların içselleştirebileceği bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
94 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
Dostoyevski okumaya başlamak için iyi bir seçim olabilir. Dostoyevski severlerin ise yine okumaktan keyif alacağı bir kitap. Kitap kısa roman diyebileceğimiz bir eser. Ben Can yayınlarının Fotoğraflı Klasikler Serisinden okudum ve girişte öncelikle kitap ve Dostoyevski hakkında bazı noktalara değinmişti. Daha sonra İlk gece, ikinci gece, Nastenkanın hikayesi, üçüncü gece, dördüncü gece ve sabah şeklinde bölümlerden oluşuyor roman. Başkahramanın adını bilmiyoruz, kendisi yalnız ve hayalperest bir adam. İlk gece Petersburg sokaklarında yürürken nehrin kenarında Nastenka diye bir kadına rastlar ve o gece yokları kesişir. Nastenka ile dört gece dışarıda buluşup sohbet ederler. Nastenkanın bir hikayesi vardır ve bu da bir aşk üçgenine dönüşecektir. Dördüncü gecenin sonunda olay çözümlenir ve sabah kahramanımızdan son sayfaları okuruz. Beyaz Geceler yalnızlık, aşk, bekleyiş, dostluk, sadakat, hayal gibi konulara değinen naif bir roman.
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 201874,8bin okunma
77 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Şair, yalnızlık, ölüm, sevmek, insanlık gibi temalar üzerine yazmış şiirleri. Şiirleri duyguları çok güzel yansıtıyor. Hüzünlü, naif ve sevgi dolu. Okurken çok etkilendim. Bazı şiirlerin içine başka şairlerden bir mısra veya birkaç kelime alarak yerleştirmiş. Daha önce görmediğim bu teknik bana çok özgün geldi ve başarılı bulduğum için de oldukça hoşuma gitti. Kimi zaman ise aralara başka şairlerin şiirlerini de iliştirmiş. Kitabı bitirdikten sonra minik bir araştırma yaptım ve Şükrü Erbaş’ın eşi Hatice’yi kaybettiğini ve ölüm üzerine yazdığı muazzam şiirlerin de bundan kaynaklandığını okudum. Şiirler kısmı bittikten sonra Neşet, İnce Memed ve Sennur(Sennur Sezer/Şair) olmak üzere üç bölüm bulunuyor ve burada da bu başlıklar ile ilgili birkaç sayfa yazı bulunuyor. Otların Uğultusu Altında Şükrü Erbaş’ın Ocak 2019’da ilk basımı yapılan, son çıkan şiir kitabı. Benim için harika bir tanışma kitabı oldu şairle. Bundan sonra da Şükrü Erbaş okumaya devam etmeyi ve bütün külliyatını okumayı heyecanla bekliyorum. Mutlaka Şükrü Erbaş okumalısınız.
Otların Uğultusu Altında
Otların Uğultusu AltındaŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20194,013 okunma
Reklam
101 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
İnci avcılığı ile geçinen bir koyda o sabah her şey tüm olağanlığı ile başlar. Kino ve eşi Juana o sabah barakalarında beraber kahvaltı yapıyorlardır, bebekleri Coyotito ise beşiğindedir. Ne olursa o an olur; bebeği bir akrep sokar. Anne zehri emerek müdahale eder; fakat bir akrebin bebeğe neler yapabileceğini düşünerek umutsuzluğa kapılır. Juana perişan haldedir ve doktor getir der eşine. Lakin hem aile doktor çağırma lüksü olmayacak kadar yoksuldur hem de doktor son derece kibirli ve sadece cebini düşünen bir adamdır. Yine de aile yola koyulur ve doktora gider. Burada doktorun aileye karşı tutumu okurken sizi tiksindirecek ve hayrete düşürecektir. Doktordan eli boş dönen aile bebeklerini de alıp inci avına çıkar ve işte o zaman bir mucize gerçeklerşir: koyda o zamana kadar hiç görülmemiş büyük parlak bir inci bulurlar. Bu inci tüm kasabanın ilgisini çeker. Hem Kino hem de kasaba halkı inciyi satıp alacağı parayı düşünerek bir sürü hayaller kurmaya başlarlar. Halk Kino'nun onlara da muhakkak yardım edeceğini düşünür. Kino'da oğluna güzel bir gelecek sağlayabileceği ümidiyle mutludur. Hem de oğlunu tedavi ettirebilecektir. Fakat olaylar yolunda gidecek mi? John Steinbeck insanlığa, umuda ve kötülüğe karşı güzel bir eser ortaya koymuş. Bir günde bitirebileceğiniz ince ve akıcı kısa roman.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,9bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Aylak Adam, Yusuf Atılgan’ın ilk romanıdır. 1958’de katıldığı Yunus Nadi Ödülleri’nde ise ikinci olarak bu başarısını sonuna kadar hak etmiştir. Kitap Kış, İlkyaz, Yaz ve Güz olmak üzere dört bölümden oluşuyor. Kitabın baş kahramanı C. dir. Bir ismi bile olmayan kahramanımız şu satırlarla düşüncesini dile getirmektedir: “Bence insanın adı onunla
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201960,1bin okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Erasmus'un aslında Ahmaklığa övgü olarak yazdığı kitap, yaygın çevirisiyle Deliliğe Övgü olarak geçiyor. Deliliğe övgü, hiciv ve yergi sanatının bir örneğidir. Erasmus bu kitabı yakın arkadaşı Thomas More'un evinde yaklaşık bir haftada yazmış. Rotterdamlı Erasmus kitabını Latince kaleme almıştır ve kitapta çokça Yunan mitolojisinden alıntılar
Deliliğe Övgü
Deliliğe ÖvgüDesiderius Erasmus · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202111,7bin okunma
111 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Albert Camus’dan tam anlamıyla okuduğum ilk kitap. Lise yıllarında Edebiyat öğretmenlerim Veba kitabını okutmuşlardı fakat bitirip bitiremediğimiz dahi hatırlamıyorum, çünkü kitap beni fazla içine alamamıştı. Bunun daha çok benim edebi hazırbulunuşluğumla ilgili olduğunu düşünüyorum. Şimdi alıp okusam sanki beğenecekmişim gibi geliyor. Yabancı kitabına gelecek olursak, beni içine çekebilen bir kitap oldu. Baş kahramanımız Meursault’un telgraf ile annesinin ölüm haberini almasıyla başlıyor kitap. Kitabın giriş cümlesi hatta ilk sayfa daha başlarken vuruyor sizi. Çok basit cümleler ancak bu kadar vurucu olabilir. Annesinin ölümünü soğukkanlılıkla karşılarken bile sizi etkiliyor. Meursault kişilik olarak olaylara karşı olsa da olur olmasa da olur kafasında bir insan. Hayatının her parçasında bu düşünce etkili. Annesinin ölümü, evlilik, cinayet... tüm olaylara soğukkanlılıkla, umursamazlıkla yaklaşıyor. Bir olayın ne şekilde olacağı veya olup olmayacağı, yaşanıp yaşanmayacağı onun pek de umrunda değil. Hem kendine hem de topluma karşı bir yabancılık içerisinde. Kitabı okurken yer yer Bir İdam Mahkumunun Son Günü’nden tatlar geldi damağıma, yer yer yakın zamanda okuduğum Bulantı kitabından tatlar sundu bana. Albert Camus’nün Yabancı kitabı ilk yazdığı kitabı olmasıyla birlikte çok başarılı, dili temiz, düşünceleri etkileyici bir kitap. Kendini yalnız hisseden, varoluşunu sorgulayan, hayatı irdeleyen, kendini boşlukta hisseden her insanın kendinden bir şeyler yakalayabileceği, soğuk bir tahta karşı bile sıcaklık duyabileceğiniz bir eser. Mutlaka okuyun derim.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019112,2bin okunma
77 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Zweig’ın Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu benim için çok özel bir yere sahip. Hiçbir Zweig kitabı benim için ona erişemezdi; fakat Satranç bu önyargımı yıktı geçti. Satranç kesinlikle çok etkileyici bir kitap. Satırları değil de paragrafları, sayfaları çizesiniz geliyor; bunu yaptırıyor da. Sizi kendine o denli çeken bir kitap. New York’tan Buenos Aries’e gitmekte olan bir yolcu gemisinde Dünya Satranç Şampiyonu olan Mirko Czentovic seyahat etmektedir. Bu durum satranca ilgili olan ve kitabın da anlatıcısı olan kişinin ilgisini çeker ve McConnor isimli kişi de satranç şampiyonunu ikna eder ve satranç oynamaya başlarlar. Oyun sırasında zamanında çok usta bir satranç oyuncusu olan, fakat yıllardır satrançtan uzak kalmış olan Dr. B. olaya dahil olur. İşte tam da burdan sonra kitabın büyüsüne kapılacaksınız. Dr. B. nin hüküm giydiği zamanlara gideceksiniz. Orda neler yaşadığını okuyacaksınız. Ne koşullar altında yaşadığını göreceksiniz. Tesadüfen bulduğu bir satranç kitabı bulmasıyla evrildiği halini okuyacaksınız ve beyninin derinliklerine ineceksiniz. Zweig yine kişilerin psikolojik durumlarını ustalıkla işlemiş. Okuyun, kesinlikle çok etkileneceksiniz.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020238,2bin okunma
Reklam
264 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Fransız yazar ve düşünür Sartre, varoluşçuluk felsefesini bir kurguya yedirerek sunmuş. Varoluşçuluk için kült eserlerden biri. Başkahramanın yazdığı günlükten oluşuyor. Başkarakterimiz Antonie Roquentin topluma karşı ve hatta kendine (özellikle de vücuduna) karşı bir yabancılaşma, tiksinme içinde. Hayatında kendini yalnız ve soyutlanmış
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,9bin okunma
102 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Çukurova... Anavarza kayalıkları... Birbirine sevdalı iki genç: güzelliği dillere destan Esme ve aşığı Abbas. Ailesi kızını vermeyince çareyi Esme’yi zorla kaçırmakta bulan ve haince ona sahip olan: Halil. Bu ilişkiden doğan çocuk: Hasan. Abbas birgün ailecek yemek yerlerken ateş edip öldürür Halil’i. Köylüler de hınçla Abbas’ın canını alır. Yine de katil damgası yiyen Esme olur. Hem Halil’in akrabalarınca hem de köy halkınca. Sonra bütün köylü, akrabalar doldurmaya başlar Hasan’ı. Kimse ya tapılırcasına güzelliğinden ya da hapse girmeme düşüncesinden bulamaz elini kana. Ama herkesin dilindedir Esme. Esme’nin ne yüzüne ne arkasından denilmedik hakaret, denilmedik iftira kalmaz. Bütün köylü, konu komşu el kadar çocuktan bekler bu cinayeti işlemesini, babasının öcünü almasını. Neler uydurulur; babasının hortlaması mı eksik kalır, türlü kılıklara girip acı çekmesi mi, mezarında cehenneme kadar hor görülüp eziyet çekmesi mi... Altından girer üstünden çıkarlar çoçuk Hasan’ın kanına girerler, ona bu cinayeti işlettirirler. Kitapta Çukurova halkı, töre, kurban gibi temalar işlenmiştir. Sonlara doğru o kadar sinirlendim ki o halka, tek fikirleri belden aşağı namus hesabı. Bu tabu yolunda iftiralar, kan akıtma hevesi. Yaşar Kemal yine güzel tasvirlerle, insanı içine çeken bir üslupla oluşturmuş kitabı. Kesinlikle okumaya değer, oldukça da akıcı bir kitap.
Yılanı Öldürseler
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019,2bin okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Osmanlı’da harp zamanı. Yurtta yabancı tesirler, bilhassa Fransız etkisi hakim. Kitabın başkahramanı 15 yaşında bir genç. 7 yıldır bacağındaki hastalıkla uğraşmaktadır. Birçok kez ameliyat ve tedavi görmüştür. Fakat bacağının durumu iyiye değil kötüye gitmektedir. Doktorlar üstüne basmamasını tembihlese de o üstüne basmaya devam eder. Bu gencin uzaktan akrabası olan bir Paşa vardır. Kendisine her türlü yardımda bulunur, onunla vakit geçirir. Paşanın 19 yaşında bir kızı vardır: Nüzhet. Bu hastalıklı genç Nüzhet’e içten içe, çocuksu, platonik bir aşk besler. Nüzhet ise doktor Ragıp ile evlilik hazırlığındadır. Başkahraman bu hastalık ve yalnızlık hali içinde zor zamanlar geçirir. Son zamanlarda çoğunlukla hastanede geçer ömrü. Kendini yorgun ve bitkin hissetmektedir. Bir yanda bacağının kesilme ihtimali vardır ki bu durum onu kahreder. Bir yandan 9. Hariciye Koğuşunda Nüzhet’in aşkı, acı ve ıstırap içinde kıvranır. Peyami Safa acı ve ıstırabı tanıdık hislerle ve samimi duygularla işlemiştir. Kitap yazarın hayatından derin izler taşımaktadır. Hatta otobiyografik roman olarak geçmektedir. Türk edebiyatına dair bir şeyler okumak isterseniz akıcı ve samimi bir klasik sizleri bekliyor.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022102,4bin okunma
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Mr. Dorian Gray büyüleyici bir güzelliğe sahip, genç bir adamdır. Yetenekli genç ressam Basil Hallward, Dorian Gray’in portresini yapar. Portre tıpkı Dorian gibi kusursuz olmuştur. Basil bu portreye kendinden bir şeyler kattığını düşünerek bu sanat eserini teşhir etmek istemez. Burada Basil’den sanat, sanatçı ve sanat eserine dair özgün ve etkileyici fikirler karşımıza çıkar. Basil evinde bu portreyi yaparken Dorian da onun yakın arkadaşı Lord Henry Wotton ile tanışır ve yakın arkadaş olurlar. Dorian, Henry’nin güzellik ve gençliğe dair düşüncelerine hayran olur ve bunları oldukça benimser. Henry’nin düşüncelerinden çok etkilenen Dorian kendisinin yerine portresinin yaşlanmasını diler. Dorian Gray’in Portresi soyut, fakat inanılmaz etkileyici bir eser. Belki tek tek cümleler değil ama cümlelerin bütünlüğü, paragraflar tatmin edici şekilde sanatsal. Kimi zaman sayfa(lar) boyunca cümlelerin içine giriyorsunuz. Kitapta sanata, sanatçıya, sanat eserine, güzelliğe, gençliğe, ruha, iyiliğe, kadınlara, erkeklere ve daha birçok kavrama dair düşünceler, imgeler yer alıyor. Kitap yayımlandıktan sonra oldukça tepki görmüş. Sebebi ise ahlaksızlığı yüceltmesiymiş. Kitabın içinde bile bu sona dair yazılmış şeyler var. Yazar gelecek tepkiyi öngörmüş de son bölüme buna dair birkaç paragraf yazmış sanki. Dorian Gray’in Portresi çok etkileyici, sarsıcı ve güzel bir roman. Mutlaka okumalısınız.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201873,6bin okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Rastlarsa birine biri, çavdarlar arasında ... Kitap, Holden Caulfield adında bir ergenin, yetişkinlerin dünyasına başkaldırısını konu ediniyor. Holden, yetişkinlerin hayatı belli kalıplara göre şekillendirmesini anlamsız ve gereksiz buluyor. O, dünyayı olduğu gibi kabul etmeyen, herkes gibi düşünmeyen ve herkes gibi yaşamaya mecbur edilmek istemeyen özgür ruhlu bir genç. Holden, Noel’e doğru, okuduğu okul olan Pencey’den atılır. Çünkü İngilizce hariç tüm derslerden kalmıştır. Bu durum onun pek de canını sıkmaz. Onu düşündüren sadece ailesinin bu olaya karşı takınacağı tutumdur. Kitapta Holden’ın kişiliğine, düşüncelerine, olaylara bakış açısına, düşlediği ve karşı çıktığı yaşama dair birçok şey okuyoruz. Kitabın içinde çok güzel alt metinler var. Salinger hiçbir fikri, düşünceyi direk önümüze koymamış, Holden her şeyi laf arasında çaktırmadan anlatıyor bize. Çavdar Tarlasında Çocuklar, dili samimi ve argo sözcükler içeriyor. Fakat bu pek de rahatsız etmiyor insanı. Yer yer gülüyorsunuz Holden’ın laflarına, yer yer tebessüm oluşuyor yüzünüzde. Elinize aldığınızda vaktiniz varsa 1-2 günde keyifle okuyacağınız bir kitap.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,5bin okunma
705 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Dostoyevski okumaya Yeraltından Notlar ile başlamıştım ve kitabın içerisine pek de girememiştim. Bu yüzden yazara karşı olumsuz bir tutum içerisindeydim. Dolayısıyla büyük bir beklentiyle başlamamıştım kitaba. Fakat ne kadar az beklentiyle başladıysam o kadar büyük bir beğeni içerisinde kapattım son sayfayı. Suç ve Ceza tam anlamıyla bir başyapıt. Dostoyevski’nin neden Dostoyevski olduğunu bu kitapla birlikte anladım. İnsanları ve düşünceleri o kadar güzel işlemiş ki, okurken hayran kaldım. Her bir karakteri derinlemesine anlatıyor. Sadece başkarakterleri değil yan karakterleri bile ete kemiğe bürüyebiliyorsunuz hayalinizde. Sanki karakterleri tanıyorsunuz... Kitabın ana kahramanı Raskolnikov. Suçu işleyen de ta kendisi. O aslında bir suçlu. Hem de somut olarak hakkını aramak için işlenmiş bir suç da değil bu ama Dostoyevski suçu, suçun altındaki zihinsel süreçleri öyle bir anlatmış ki, hak vermemek elde değil Raskolnikov’a. Sanki Raskolnikov sizsiniz, ya da yanı başınızda konuştuğunuz biri. Kitap hakkında söylenebilecek çok, çok şey var. Siz en iyisi okuyun. Kalınlığına aldırmadan okuyun. Pişman olmayacağınıza emin olabilirsiniz.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,3bin okunma
Reklam
222 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Canım Sabahattin Ali. Sanki içimizden biri gibi benim için. Ona olan sevgim ve hayranlığım yıllardır devam ediyor. Kuşkusuz Türk edebiyatının en naif isimlerinden biri. Kuyucaklı Yusuf’u ilk lise yıllarında okumuştum. Şimdi seneler sonra tekrar okumak istedim. Sabahattin Ali duyguları o kadar güzel anlatıyor ki, o kadar duru, o kadar gösterişsiz. Satırları tekrar tekrar okumaktan kendimi alamıyorum. Sabahattin Ali öykü yazarı olarak tanınırken Kuyucaklı Yusuf ile ilk romanına imza atmış. Kuyucaklı Yusuf bu kez bende bambaşka tatlar bıraktı. (Zaten bir kitabı yeniden okumak, yeni bir kitap okumak gibidir. Çünkü bambaşka tatlar alabilirsiniz aradan geçen yıllarla birlikte.) Kitap Yusuf’un ailesinin başına gelen trajik bir olayla başlıyor. Nazilli kazasının kaymakamı Salahattin Bey yetim ve öksüz kalan Yusuf’a yeni bir hayat armağan ediyor. Biz de kitapta Yusuf’un ve içinde yaşadığı çevrenin hikayesini okuyoruz. Sabahattin Ali kişilik betimlemelerini, insan ilişkilerinin iç yüzünü birkaç satırda fakat çok yerinde cümlelerle yazmış. İlk baş kitaptaki karakter art arda geliyor ve aklınızda kalmayacakmış gibi geliyor fakat sonra tüm karakterler yerli yerine oturuyor. Sabahattin Ali’den sımsıcak, Ege kokulu bir kitap. Mutlaka okuyun. Hatta tekrar tekrar okuyun.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021175,1bin okunma