Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa niye okumaya zahmet edelim ki? demiş Kafka.. Önce "körlük" kitabını okumak gerekiyormuş bu kitabı anlamak için. Konusu ise; Bilinmeyen bir ülkenin, bilinmeyen başkentinde , bir seçim günü sandıklardaki görevli ve partililer heyecanla oy kullanmak için , gelecek seçmenleri bekler. Fakat hiç kimse oy kullanmaya gelmez. Görevliler şaşkındır. Ne olduysa birden halk öğleden sonra saat dört gibi gelmeye başlar. Sandıkların önünde uzun kuyruklar oluşur. Oy kullanma süresi 2 saat daha uzatılır. Normal ve sevindirici görülen durum , seçim sandıkları açılıp oylar sayıldığında anormalleşir. Halkın çoğu boş oy kullanmıştır. Bu ne demokrasiye uyan , ne de beklenen sonuçtur. Gerçi halkın boş oy kullanmak gibi bir hakkı vardır, fakat bu kadar çok boş oy kullanılması, sisteme karşı yapılan bir isyandır. Biz sizi tanımıyoruz, sizin bizi yönetmenizi İstemiyoruz. Sizin baskı araçlarınızı, sizi var eden sadece size hizmet eden bu sözde demokrasinize karşıyız. Çekin gidin başımızdan sizi daha fazla var etmek, sizi beslemek istemiyoruz. Halk egemen güçe hizmet eden bu sözde demokrasiye güvenmemektedir. Garip olan şey , bize uzak ve yabancı olan yüksek oranda kullanılan boş oylar. İlk defa okuduğum yazarın yazı tekniği de garip. Sanırım yazım kuralları bilinçli böyle yazılmış, diyaloglarda çizgi yok, satır başı yok, noktayı çok sık kullanmamış, bitmeyen virgüllerle anlatmış olayları, karakterlerde isim yok. Daha sonra önce "körlük" kitabını okuyup tekrar bu kitabı okumayı düşünüyorum.. #görmek #josesaramago #edebiyat