Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanı, yalnız insanı anlatın bana...
Babama gelince, adından ötesini bilmiyorum; Bazı geceler, kendimi çok yalnız hissettiğimde onu çağırıp ağlarım, onu sevmemi sağlayacak bir fikir yaratmaya çalışırım... Ama sonra, babamı tanımadığım gelir aklıma, belki düşlediğim gibi değildir, derim,
Reklam
Kalabalık bir ortamda, herkes kendi küçük dünyasıyla meşgulken, özellikle böyle yapay ortamlarda yapay kahkahalar inletirken duvarları, orada bulunan hastalıklı bir çift göz – oranın tek mutsuzu belki de – o neşeli kahkahaların ve akıp süren sohbetlerin üstünden kaldırır örtüyü ve karşısında korkunç bir manzara görür ya hani, o korkunç manzaranın dehşete sürükleyen gerçek suretiyle baş başa hisseder kendini, işte o duygunun pençesindeydi Tolga: bu kahkahaların yitip gideceği sonrasız bir gelecekte tüm bu yalnız kalabalığın un ufak bir toza dönüşeceği duygusuydu bu!
Tiyatro bitsin. Beni yalnız bırakmak doğru muydu Şeref.
Ama dinler tarihi çalışmalarım bana insanların tinsel hayvanlar olduğunu öğretti. Gerçekten de homo sapiens'in homo religiosus olduğunu ileri sürmenin geçerliliği var. İnsanlar insan olarak tanındıkları andan itibaren tanrılara tapmaya başlıyorlar; sanat eseri yarattıkları anda dinler yaratıyorlar. Bu yalnız korkunç güçleri yatıştırmak isteğinden kaynaklanmıyor, bu ilk inançlar güzel ama aynı zamanda da korkutucu bu dünyadaki insan deneyiminin ayrılmaz bileşeni olan merak ve gizemi ifade ediyorlar. Sanat gibi din de, bedenin miras aldığı acıya karşın, yaşamda değer ve anlam bulma çabasının bir sonucu Öteki bütün insan etkinlikleri gibi din de kötüye kullanılabilir ama daima yaptığımız bir iş gibi görünüyor. Din yalnızca yönlendirici kralların ve rahiplerin başlangıçtaki laik yapısıyla dümen tutup gitmiyor, insanlık için doğal bir yapısı da var. Gerçekte şimdi geçerli olan laiklik tamamıyla yeni bir deneyim, insanlık tarihinde öncesi yok. Ama nasıl işlediğini daha da görmemiz gerekiyor. Bizim Batılı liberal hümanizmimizin bize doğal olarak gelen birşey olmadığı da doğru, şiir ve resimden zevk almamız gibi, onun da geliştirilmesi gerekiyor. Hümanizm kendi başına Tanrısız bir din ve elbette bütün dinler teistik değil. Bizim etik laik ülkümüzün kendi zihne ve yüreğe ilişkin disiplinleri var ve insan yaşamına bir zamanlar daha gelenekçi dinlerin sağladığı nihai anlama inanılması için araçlar veriyor.
Ali Fuad Paşa’nın babası İsmail Fazıl Paşa’yla çok dosttuk. Bana canlı bir tarih gibi gelirdi. Fakat Ali Fuad Paşa’yı tanımıyordum. Ali Fuad Paşa bu mevkii kabul ettikten bir hafta sonra, Moskova elçiliğine beraberinde gidecek adamları seçme işini kendisine havale etmişlerdi. Bir gün bizim eve gelerek benimle uzun konuşmaya başladı. Rus ihtilâlinin göründüğünden daha derin bir manâsı olduğunu, bizim bunu yalnız Rus ajanlarından dinlediğimizi veyahut da Marx’ın nazariyelerinden öğrendiğimizi söylüyordu. Bundan dolayı, emniyete değer, kafası olgun bir insanın Moskova’ya gönderilmesi gerektiğini söylüyordu. Ali Fuad fevkalâde bir kumandandı. Başka meziyetleri de olduğu için, onun seçilmesini doğru buldum. Her hâlde, Şark ve Garp mefkûrelerinin hususiyetlerini anlamıştı. Ben, o günlerde, Karargâh’taki işlerim, hayvanlarla köylüler arasında kaldığım için dünya ile ilgim âdeta kesilmiş gibiydi.Ali Fuad Paşa, benim kendileriyle birlikte Rusya’ya gitmemi teklif ve rica etti. Aynı zamanda, bana orada çok iyi bakılacağımı da söylüyordu. Bu teklifler üzerine iki gün düşünmek için müsaade istedim. İki gün sonra gidemeyeceğimi söyledim. Miralay İsmet’in Karargâh’tan ayrılması herkesin üzerinde fena tesir yaptı. Bilhassa yemeklerde onu çok arıyorduk. Çünkü konuşması, tavır ve hareketiyle, hatta bilgisiyle akşam yemeklerine hayat veriyordu.
Reklam
Ama Cengiz Han onların arasında değildi. Önde, yalnız gidiyordu. Dünyanın Hakimi, özellikle sefer sırasın­da, çevresinde kalabalık bulunmasından hoşlanmazdı. Önünü görmek ve harekatı düşünmek için sessizlik ve yal­nız olmayı isterdi.
Grev mi? Sersemlikten başka bir şey değil! Neyse canım, ille de istiyorsanız, ben hayır demem. Kimisi yıkılır, kimisi ölür, eh bu da bir temizliktir... Yalnız bu gidişle dünyayı değiştirmek tam bin yıl sürer. Bana sorarsanız, siz işe içinde yaşadığınız şu zindanı havaya uçurmakla başlayın.
Her baktığım yerde sen varsın; seni yalnız seni görüyorum.
Dr. Adnan Bütün kabine toplantılarında bulunmaya mecbur oluyor, bundan başka da Mustafa Kemal Paşa’nın çağırdığı hususî toplantılara gidiyordu. Bu günlerde, nadiren gece yarısından önce gelir, bazan da sabahın beşlerine kadar dışarıda kalırdı. Mustafa Kemal Paşa’nın anormal denilecek bir enerjisi olduğu için, sabahleyin uyurdu. Fakat, Dr. Adnan
Reklam
Kötü biri olamamak bir yana, herhangi bir şey olmayı da beceremedim: Ne kötü ne iyi, ne alçak ne namuslu, ne kahraman ne de haşerenin biriyim. Şimdi bir yandan köşemde pinekliyor, bir yandan da acı, faydasız bir teselliyle avunuyorum: Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnız aptallardır..
Bir tek kusurla dalgalandı mı insan Başka değerleriyle bir melek olsa, Bir insanın olabileceği kadar büyük olsa, Yalnız o kusurundan ötürü Düşer insanların gözünden. Bir damla kötülük en soylu varlığı Lekeler ve yıkar bazen.
Dünya iyi bir yer değildi. İçimi yalnız sana açtım. Bir iplik gibi yalnız sana çözüldüm. Adını sevdiğim!
İnsan büyürken eti,kemiği büyümüyor yalnız,bu Tanrı yapısı geliştikçe kafanın ve ruhun işi de artıyor içinde.
Toplum içinde öyle insanlar vardır ki yalnız bilmediğini bilmemekle kalmaz, Bunun yanı sıra her şeyi bildiğini de iddia eder dururlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.