Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zira Tanrı doğruyu yanlıştan ayırt etmemiz için her birimize ışık vermiştir; ve şayet, başkalarının görüşlerini izlerken, mevcut olduğu takdirde daha iyilerini bulmak için hiçbir fırsatı kaçırmamaya bel bağlamış olsaydım, tedirginlik duymamın yersiz olduğunu bilmezdim. Ve nihayet, yeteneğim dahilindeki bilgilerin hepsini edinmek te güvenilir bulduğum bir yol takip etmemiş olsaydım ve aynı yolla yine gücüm yettiğince bütün hakiki iyiliklerin bilgisini de edindiğimi düşünmeseydim, ne arzularımı sınırlayabilir ne de mutlu olabilirdim; öyle ki irademiz, müdrike- mizin bize iyi ya da kötü olarak takdim ettiği hâli dışında hiçbir şeyin peşine düşemez ya da ondan sakınamaz; iyi eylemde bulunmak için iyi hükme varmak, ve elinden gelenin en iyisini yapabilmek, yani bütün erdemleri ve başka iyilikleri kendinde toplamak için de en iyi hükme varmak yeterlidir; ve bunun böyle olduğunu idrak eden insan mutluluktan mahrum kalmaz.
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Reklam
Biz zamanı düz bir çcizgi olarak düşünüyoruz, oysa zaman müdevverdir, durmadan devreder. Zaman devrettiğinde mâzi ve istikbal birbirine karışır. Şu an biz ânı yaşıyoruz, bundan bir dakika evvel mâzi oldu, bir dakika sonrası istikbal olacak. Dolayısıyla bizim içinde bulunduğumuz ânı değerlendirmemiz lazım. Her ân, bize verilen bir lütuftur, bir imkândir inayettir, ve bir imtihandır. içinde bulunduğumuz hâli, ânı, bize verebilen şartlar muvacehesinde hayır ve selamet üzere değerlendirmemiz lazım. Hayatın sahibinin reçetesi belli, rotası belli, seyirler belli, emirler ve nehiyler, muhabbet, ruhun, kalbin ve bedenin vazifeleri bellidir. Bugünden yola çıkarak o istikamete doğru yol alacağız. Yarın diye bir şey yoktur. Zaman, demlerin birleşmesiyle meydana gelen bir hâdisedir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Bir şeyin son kez olduğunu bilmek, yakıcı bir bilgidir
Bir parantez vakt-i ömrüm. Ölüm nokta doğum nokta. İsmimden sual edilse, bilin beni üç nokta.
“O arada onu gören, bu delikanlının neyle ilgilendiğini, en çok neler düşündüğünü kestiremezdi. Buna rağmen Smerdyakov’un arada bir kâh evde, kâh avluda ya da sokakta birdenbire durup düşünceye dalarak böylece beş dakika kaldığı olurdu. Yüz çizgilerinden anlayan biri ona baksa, bunun düşünme değil de, bir seyretme hali olduğunu hemen söylerdi. Ressam Kramskoy’un Seyreden adında pek güzel bir tablosu vardır. Tablo kışın bir ormanı gösteriyor. Yol kenarında, sırtında yırtık gocuğu, ayağında çarığıyla tek başına bir mujikceğiz duruyor; düşünür bir hali var, oysaki düşündüğü filan yok, sadece “seyre dalmış”. Birisi dürtecek olsa silkinerek uykudan uyanmış gibi, ne olduğunu anlamadan size bakacak. Hemen o anda, orada durup neler düşündüğünü sorsanız belki hiçbir şey hatırlayamaz, ama seyrederken topladığı izlenimleri yüzde yüz saklamıştır. Bu izlenimler onun için pek değerlidir; belki belirsizce, hiç farkında olmadan —tabii niçin, ne amaçla yaptığını da bilmeden— bunları biriktirir. Sonra, yıllar yılı topladığı bu izlenimleri ve daha da başka şeyleri olduğu gibi bırakarak, ruhunun selameti için Kudüs’e gider; belki durup dururken doğduğu köyü yakar ya da her ikisini birden yapar. Halk arasında böyle “dalan”lar çoktur. Belki Smerdyakov da onlardan biriydi, kendisi farkında olmadığı halde büyük bir istekle izlenimlerini biriktiriyordu.”
Reklam
Biz Allah'a dönüyoruz; geçen her an bizi O'na götürüyor. İnsanın bu dünyadaki hali, havaya atılmış taştan farklı değil. Havaya atılan taş eninde sonunda yere düşmeye nasıl mahkum ve mecbursa, her doğan Allah'a doğru gitmeye, yol almaya mecburdur.
O kadar yürüdün madem devam et!
İnsanlık hali, yanlış bir yola saparsın. Girilmez yere girmedikçe sıkıntı olmaz. Girilmez demek dönüşü olmayan yol demektir. Kabir gibi. Yahut şimdi gittiğimiz yer gibi...
Sayfa 202
Birçok kanser araştırmasında, en tutarlı biçimde tespit edilen risk faktörü, duyguları, özellikle de öfke ile bağlantılı hisleri ifade etme güçlüğüdür. Öfkenin bastırılması, esrarengiz bir biçimde hastalığa yol açan soyut bir duygusal özellik değil, organizma üzerindeki fizyolojik stresi artırdığından temel bir risk faktörüdür. Bu faktör tek başına değil, umutsuzluk ve sosyal destekten yoksunluk gibi buna eşlik etmesi muhtemel başka risk faktörleri ile birlikte hareket eder. "Negatif' duygular hissetmeyen veya bunu ifade etmeyen kişi, çevresinde arkadaşları olsa bile yalnızlaşacaktır, zira gerçek benliği görünmemek tedir. Umutsuzluk hissinin ardından, insanın kendisine en derin seviyede dürüst davranamaması gibi kronik bir yetersizlik, acizlik hali gelir. Ve umutsuzluk çaresizliğe yol açar; zira kişiye, ne yaparsa yapsın hiçbir fark yaratmayacakmış gibi gelme ye başlar.
Çoğu zaman yorgun argın bir şekilde işten çıkıyoruz. Gündelik hayatın koşuşturmacası bizi hırpalıyor. Kendimizi değersiz hissediyoruz. Değersiz hissinin yanında bir de başarısız ve yetersiz görmeye başladığımız zaman ne kadar enerjimiz varsa bitip tükeniyor. Artık tek istediğimiz bir an önce eve gidip yatağın içine girmek ve oradan çıkmamak oluyor. Yatağa yattığımız anda düşünceler üşüşmeye başlıyor zihnimize. Başarısız olduğumuzdan, hatalar yaptığımızdan ve beceriksizliğimizden, herkes hızla yol alırken bizim bir arpa boyu ilerleyemeyişimizden bahsedip duruyor. İyice büzülüyoruz. Gerçekten değersiz hissediyoruz. Hissetmekle kalmıyor buna inanıyoruz. Hoş geldin depresyon... Bu durum bize bir yerden tanıdık geldi mi? Geldiyse şaşırmıyoruz çünkü depresyon artık grip kadar sıradan ve yaygın bir ruh hali. Hepimiz isteksiz, hepimiz düşük bir enerjiyle güne başlayıp günü bitiriyoruz. Kafamızda sürekli bizi eleştiren ve hiç susmayan sesler var. Onlara inanıyoruz. Mesela otobüsü mü kaçırdık. Bunu hep yaparız zaten çünkü beceriksizin biriyiz. Değersizin biriyiz biz. Bir şeyi hak etmiyoruz. Herkes ne güzel mutlu mutlu
Kitup
Reklam
Hepimiz böyle mi yaşıyoruz? İki yaşam: dışavuran ideal ya- şam, bir de imgelemin egemen olduğu, gizlerimizi sakladığımız içsel yaşam. İşin garibi, yolculuklarımı ne kadar uzattıysam o kadar uza- ğımda kaldılar. Tradescant yolculuklarını tamamlayabiliyor. Yol- culuklar zamanı güzel geçirmenin bir yolu ve de sonlar az ya da çok belli. Oysa ben yola
Öğrenmek zaman alır hatırlamak ise an meselesidir.
"Her şey bir rüyaydı Vanya." "Neydi rüya olan?" "Her şey. Bu olup biten her şey."
İsim hiçbir şeydir, sezgi ise her şeydir.
Benim vardığım noktada, depresyonun düşüncelerde bir bozukluk içeriyor olması gerektiği idi; depresif kişi kendisi, çevresi ve geleceği hakkında kendine özgü ve olumsuz şekillerde düşünüyordu. Kötümser zihin hali, kişinin duygudurumunu,motivasyonunu ve diğerleri ile ilişkilerini etkiliyor ve tipik bir depresyonun tüm psikolojik ve fiziksel belirtilerine yol açıyordu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.