Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ermeni Tehciri: Katliamların Failleri Kimlerdi?
“Bilinen katliamların hemen hemen hepsi, Kürtlerin Doğu ve Orta Anadolu’da yaşadıkları bölgelerde veya Resulayn ve Deyrizor örneklerinde olduğu gibi, Çerkezlerin yaşadığı yeniden iskân bölgelerinde meydana geldi. Klikya’da veya Halep’in güneyinde Suriye’de ya da Filistin’de katliam yaşanmadı. Olaylara tanık olanların çoğu, katillerin Kürtler, Çerkezler, eşkıyalar, başıbozuklar ve kafilelere eşlik eden jandarmalar olduğunu anlatıyordu.”
Sayfa 346 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Tehcir Süreci: İstanbul ve İzmir
“İtilaf devletlerinin Çanakkale Boğazı’na çıkarma yaptıkları 24 Nisan 1915 gecesi, şehrin önde gelen Ermenileri arasından birkaç yüz kişi tutuklanarak tehcir edildi ve hemen ardından oturma izni olmadığı hâlde yakalanan binlerce Ermeni tehciri edilmeye başlandı. Bununla birlikte, başkentte yerleşik Ermeni nüfus hiçbir zaman bir toplu tehcir programına tabi tutulmadı ve bu Ermenilerin çok büyük bir kısmı hiç zarar görmeksizin hayatta kaldı.”
Sayfa 323 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ermeni Tehciri: Harput
“Davis’in bölgeye yaptığı ilk geziyle ilgili sonradan yazdığına göre, kasabanın çevresinde bile cesetler vardı. Bazılarının üstüne birkaç kürek toprak atılmıştı; çoğu köpekler tarafından kısmen yenilmişti. Diyarbakır yolundan çıktıklarında, vadiye dağılmış yüzlerce ölü beden gördüler. Bunların neredeyse tamamı kadın ve çocuklara aitti. Hepsi hastalıktan veya bitkinlikten ölmüş olamayacağına göre, öldürülmüş olmaları gerektiği kesindi.”
Sayfa 276 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Ermeni Tehciri: Talat Paşa’nın Söylemleri
“Taşnak Komitesi’nin savaşın patlak vermesinin ardından hiç vakit kaybetmeden Rusya’daki Ermenileri bize karşı kışkırtma ve Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilerin, Osmanlı ordusunun bu en zayıf döneminde, tüm güçleriyle isyan etmelerini sağlama kararı alması ve bu ayaklanmalar, ülkenin hayatını ve geleceğini tehdit eden ihanet eylemleridir… Doğal olarak, Osmanlı hükümeti, kendisi için bir ölüm kalım meselesi teşkil eden bu tür faaliyetler ve girişimlerin devam etmesine asla göz yummayacaktır…”
Sayfa 244 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Ermeni Tehciri: Amerikan Arşivleri
“… İlk Ermeni kafilesinin Trabzon’dan ayrılmasının üstünden henüz kısa bir süre geçmesine rağmen, tehcir edilen Ermenilerin kasabadan çıkarılır çıkarılmaz katledildiğine ve Ermeni konvoyunun takip ettiği yola paralel akan Değirmendere’nin cesetleri dolduğuna dair söylentiler kasabada yayılmaya başlamıştı. Bergfeld’in vurguladığına göre, Türkler hakkında inanılmaz suçlamalar kasabada iyice popüler olmuştu. Deredeki cesetlerle ilgili hikâyeler öylesine yaygın bir hâle gelmişti ve bunların gerçekliğinden kimse şüphe etmez olmuştu ki, Bergfeld bu rivayetin doğru olup olmadığını kontrol etmeye karar verdi. 17 Temmuz günü, tarafsız şahit olarak yanında götürdü Amerika Konsolosu eşliğinde, dört saat boyunca akarsuda kürek çekmesine rağmen yalnızca bir ceset bulabildi. Dahası Değirmendere’nin, hem taşıdığı su miktarı çok düşük olan hem de çok sayıda küçük ve sığ kola ayrılan bir akarsu olması nedeniyle, dereye çok sayıda ceset atılmış olmasının ve bunların denize doğru taşınmış olmalarının kesinlikle ihtimal dışı olduğu kanısına vardı. Nitekim aynı günlerde, yola çıkan ilk grubun, bir kişi bile fire vermeden Erzincan’daki varış noktasına ulaştığı haberi geldi.”
Sayfa 236 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Ermeni Tehciri: Amerikan Arşivleri
“… Ermeni erkeklerin Bitlis’te tutuklanmaları hadisesi hakkında yazan Grace Knapp, bir evde ‘ülkenin ataerkil geleneklerine göre on silah bulunduğunu ve bunların zaptiyelere karşı kullanılmış olduğunu’ belirtmektedir. Knapp’in raporunu okuyan bir kişinin, Bitlis bölgesinin Ermeni devrimci hareketinin en güçlü kalelerinden biri olduğunu ve 1915 yılının ilkbahar aylarındaki Rus taarruzları esnasında Ermeni çetelerle Türk birlikleri arasında uzun süren bir çatışmaya sahne olduğunu bilmesi mümkün değildir. Misyonerlerin nazarında, Ermeniler silah kullandıklarında, bunun nedeni daima ve kesinlikle nefsi müdafaa olurdu. Oysa Türk birlikleri kuvvet kullandıklarında, misyonerler bunu genellikle kanlı faaliyetler düzenlemek olarak isimlendiriliyorlardı.”
Sayfa 234 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ermeni Tehciri: Mavi Kitap
“Kitabın ön sözünde Lord Bryce, ‘farklı yerlerde meydana gelmiş ve aynı ya da çok benzer nitelikler taşıyan olaylara dair ifadelerin, farklı ve bağımsız tanıklar tarafından verildiği’ ve bundan dolayı ‘katliamların ve tehcirin İstanbul’dan gelen emirlerle gerçekleştirdiğine’ inanmak için yeterli sebep olduğunu savunmaktadır. Ne var ki bu çıkarım, sağlam bir temele dayanmamaktadır. İlk olarak, tehcir her yerde aynı şekilde uygulanmamıştır. İkinci olarak, tehcirin İstanbul’daki merkezî hükümet tarafından emredildiği kimsenin inkâr etmediği bir gerçek olmakla beraber, Mavi Kitap’ta meydana gelen katliamlardan hükümetin sorumlu olduğuna dair hiçbir delil bulunmamaktadır. Sonuç olarak, Bryce ve Toynbee tarafında toplanan materyallerden oluşan koleksiyon önemli bir derleme teşkil etmektedir; fakat bunun Sarafian’ın iddia ettiği türde ‘örnek teşkil eden akademik bir çalışma’ ve ‘Ermeni soykırımı ile ilgili tarihyazımı açısından tam mihenk taşı’ olmadığı kesindir.”
Sayfa 225 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Ermeni Mezalimi: Küresel Savaş İçinde İç Savaş
“Dadrian’ın Ermenilerin silahlı çatışmaya girmekten tamamıyla aciz, ‘zayıf, savunmasız bir azınlık’ teşkil ettiği yönündeki iddiası hem doğru hem de yanlıştır. Ermenilerin tehciri engelleyecek güce asla sahip olamadıkları bir gerçekti; tehcir, genel olarak herhangi bir örgütlü direnişle karşılaşılmadan gerçekleştirildi. Bununla birlikte, yukarıda da gördüğümüz gibi, Türkiye Ermenileri, kendi saflarında çarpışacak çok sayıda savaşçı bulma konusunda yeterince başarılı oldular; hatta kafkas cephesinde hem düzenli birliklerden hem de gönüllü müfrezelerden oluşan binlerce Rusya Ermenisi’nin desteğini almayı başardılar. İyi silahlanmış Ermeni birlikler, büyük Türk birliklerinin hareket etmesini engelleyecek denli kuvvetliydi. Bu zorlu ve uzun çarpışmalarda çok sayıda masum Müslüman öldü.”
Sayfa 199 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Ermeni Tehciri: Cemal Paşa’nın Tutumu
“Suriye ve Filistin’de savaşan Türk Dördüncü Ordusu’nun komutanı ve diğer bir üst düzey İTC lideri olan Cemal Paşa’nın ise Ermenilere karşı düzenlenen şiddet olaylarını önlemek için gerekli önlemleri aldığına ve gerçekten de failleri cezalandırdığına dair güvenilir deliller mevcuttur.” “Çerkez Ahmet ve Galatalı Halil adlı iki Türk subayı, Diyarbakır vilayetinde Ermeni muhacirlere karşı yapılan katliamlara karışmışlardı ve Krikor Zohrab ile Vartkes Serengülyan adlı iki Ermeni meclis üyesinin cinayetinden sorumlu tutuluyorlardı. Cemal Paşa, kendi yönetim alanına girdikleri anda tutuklanmaları emrini verdi; Cemal Paşa’nın talebi üzerine, Şam’da askerî mahkemeye çıkarılan bu iki zanlının asılarak idam edilmelerine karar verildi.”
Sayfa 184 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Ermeni tehciri
“… Talat Paşa, aşırılıklardan ve zulümlerden şöyle söz ediyordu: Tehcirin her yerde kanunlara uygun şekilde gerçekleştirilmediğini kabul etmem gerekir. Bazı yerlerde, yasalara aykırı eylemler ifa edilmiştir. Ermeniler ile Müslümanlar arasında hâlihazırda var olan düşmanca duygular, bunlardan ilkinin barbarca faaliyetleri ile güçlenmiş ve çok üzücü sonuçlar doğurmuştur. Bazı görevliler kendilerine verilen yetkiyi kötüye kullanmıştır ve birçok yerde halk önleyici tedbirleri kendi eliyle almaya kalkışınca masum insanların haklarına tecavüz edilmiştir.”
Sayfa 180 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ermeni tehciri
“Başkaldıran Ermeniler, Van kentinin bazı kısımlarını kontrol altına aldılar; Kilikya’da da küçük çaplı çatışmalar yaşandı. Justin McCarthy’nin yazdığına göre, ‘Osmanlılar, cephedeki tüm birliklerini geri çekip isyancılarla savaşmaya yollamak zorunda kaldırlar.’ Böylece Türkiye’nin savaşma gücü giderek düşerken, Rus birlikleri Doğu Anadolu’nun içlerine doğru ilerliyor ve İngilizlerin Çanakkale’den yönelttikleri kuvvetli saldırı İstanbul’u tehdit ediyordu. Büyük baskı altında kalan Jön Türk yönetimi, Osmanlı Devleti’nin varlığını tehlikeye sokacak kadar büyük genel bir Ermeni ayaklanmasının yolda olduğuna kanaat getirdi.”
Sayfa 152 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeniler Rus ordularıyla birlikte Osmanlılara karşı savaşan ve onlara hizmet eder durumdaydı. Yerli halkla çatıştılar, mukatele (karşılıklı öldürme) oldu ve bazı yerlerde katliam da yaptılar. Tabii bu infial yaratıyor. Karşılıklı çatışmalar oldu. Nihayetinde hükümetin "1915 - Tehcir Kanunu" ile Ermenilerin daha kontrol edilebilir bir yer olan Suriye'ye nakline karar verildi. Bu kitlenin naklinde örgütsüzlük ve ulaşım araçlarının kıtlığı nedeniyle bir felakete dönüştü. Müttefik Almanya ve Genelkurmay Başkanı görevi gören General Bronsart von Schellendorg tehcir planları üzerinde ısrar etmiştir. Talat ve Enver Paşalar da bu teklif ve tehcir düzenini kabul ettiler. Fiilen ortaya çıkan isyan sonucunda düşman orduyla işbirliğine karşı alınan bu tedbirin bazı yerlerde yürütülmesine karşılık Anadolu'nun uzun mesafeleri içinde felakete yol açtığı gerçektir. Yurtdışındaki bazı bilgisiz kaynaklarda da Mustafa Kemal Paşa'nın Ermeni Tehciri'nde rol oynadığı söyleniyor. 1915 ve öncesi itibariyle Sofya'da ataşemiliter olduğu için paşanın burada rol oynayamayacağı açıktır.
1915 meselesi bir bütün olarak belirsizliklerle dolu; ancak sanırım meselenin bir kısmına ışık tutabilirim. Bu iddiaları için kolaylıkla referanslar verebilirim ancak konuya az çok aşina olan herkesin, diaspora tarihçileri dahil olmak üzere kaynaklarımı bildiğini zannediyorum. Genel olarak bu min­valde Prof. Lewy'nin Utah Üniversitesi
Sayfa 98 - Ketebe Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
Ermeni Tehciri (1915)
Doğrudan doğruya, Balkanlarda ve Orta Doğu'da Osmanlı'ya yer kalmadığını düşünerek imparatorluğu Orta Asya Türklüğüyle birleştirerek kurtarmak isteyen ve bu ülküyü gerçekleştirmek için hükümete bile haber vermeden dünya savaşına girmiş olan İttihat ve Terakki'nin Merkez-i Umumisi içindeki bir çekirdeğin eseridir.
Sayfa 102 - İletişim Yayınları
ITC Talat'ın ebedi ışığının yok olu­şuyla çökmüştür.
16 Mart 1921 tarihinde Moskova'da, Ankara Hükümeti'nin tam yetkili elçi­leri Sovyet Hükümeti ile bir dostluk antlaşması imzaladılar. Antlaşmadan bir gün önce, yani 15 Mart 1921'de, Talat Paşa Berlin'de bir sokak köşesinde Sog­homon Tehlirian isimli. bir Ermeni militan tarafından suikasta uğramıştı. Bu olay savaş sonrası İttihat ve Terraki'ye dair yayınlarda iz bırakan bir olay ol­muştur. Eski Sadrazam'ın ölümü Enver üzerinde ciddi bir tesir bırakmıştı... Rus karşıtı direnişin bilinen bir kahramanı olan Şeyh Şamil'in oğlu, bu Şehitliğin önemini şöyle anlamıştı; "Toplumun devamlılığı bireye bağlıdır. Eğer birey ölürse; toplum da son bulma­ya mahkumdur. İttihat ve Terakki Komitesi, merhumun ebedi ışığının yok olu­şuyla çökmüştür. Faaliyetteki dostları dağılmıştır". Gerçekten, Talat Paşa'nın ölümünden sonra, İttihatçı göçmenler arasındaki düşmanlık su yüzüne çıkmıştır... Enver Paşa kendisi de, bu olayın, gelecekte kendisine ne olabileceği hakkında bir ipucu verdiğini itiraf et­miştir. Enver, 1915'teki Ermeni tehciri sorirası suikastlar yapan Ermeni militanları tarafından suikasta uğrama korkusunu aklından çıkarma­maktaydı.
148 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.