Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Büşra
Büşra
@1mimar
27 Haziran 1991
243 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Kitapta konu öyle incelikle işlenmişti ki bir idam mahkumunun yerine kendinizi koymanızı ve şu cümleleri söylemenizi sağlıyor: Merhamet insanoğluna bahşedilmiş en güzel haslet. O gidince geriye hiçbir şey kalmıyor. Merhamet olmadan insan insanlığından utanıyor.
Adana’dayız. Çukurova’da. Zaman Cumhuriyet’in ilanından sonraki eşkıyalık zamanları. Mekanımız köyler ve dağlar. Başkahranımızsa İnce Memed adında bir yiğit. Yiğit ki şimdiler de olsa var mı böylesi denilecek cinsten.
Memed’in çocukluğundan gençliğine acıyla harmanlanmış bir yaşam. Öyle yaşam ki içinde dolu dizgin bir sevda ve ağalık düzenine karşı bir başkaldırış. Kendi zamanının bir devrimi. Yer yer hatalar yanlışlar yapsa da çoğu zaman doğru. Hele de devrinin insanları bu kadar kötüyken o iyilerin başı.
Memedin dağları mesken tutmasını, hayatta dik duruşun ağır bedellerini okuyacaksınız. Onunla beraber Anadolu’yu iliklerinize kadar yaşayacak, belki bir köy çocuğunun gözüyle bakacaksınız. Şimdilerde aranan iyiliğin, mertliğin bir insanda tezahürüne şahit olacaksınız. Okurken yüzünüzde acıyla gülümsemenin kardeşliğini hissedeceksiniz. En azından ben böyle hissettim. Belki sizde de benzer bir etki bırakır. Hem de Yaşar Kemal’in dostane, yöre halkının ağzından birebir samimi aktarımıyla. Ben çok severek okudum. Öyle güzel aktı ki nasıl bittiğini anlamadım bile. Son söz niyetine “Memedler (iyiler) hep var olsun.” Kıymetini kaybetmemesi adına serinin devamı için bir kaç kitap ara vereceğim. Keyifli okumalar dilerim.
Canım Feride. Seni bir roman kahramanı olarak değil , yanı başımda duran ve el uzatsam dokunabilecek bir dost gibi gördüm. Öyle okudum öyle sevdim. Seni okudukça, sahi bir gönül böyle naif böyle incelikle örülmüş olabilir mi diye sordum kendime. Ne güzeldin ne güzel bir kalbin vardı. Canım Feride, Çalıkuşu, İpekböceği, Gülbeşeker. Sana verilen her bir ismin içini en güzel şekliyle doldurdun, seni okuyan her kalbe ince ince dokundun.
Ne çok şey öğrendim senden; metanet, iyilik, sevgi, merhamet, sabır ve daha nicesi. İyi ki tanımışım seni, iyi ki senin kalbine sahip kişilerin gerçekte de olmasının hayaliyle umutlanmış, böyle bir kalple tanışmışım. Ve seni iyi ki bizimle tanıştırmış kelimelerinden incelik akan bu güzel kalem. Yazarına bin teşekkür, okuyacak olanlara hem edebi hem kalbi lezzetler dilerim.
Okur Takip Önerileri
Cemile... Kalbinin sesini dinleyen,dik başlı ve yüzünde bahar okunan bir genç kız. Güzel mi güzel. Evli, üstelik kocası askerde. Ve bu süreçte Danyar’a sevdalanan bir Cemile. Türkülerde okunan ilmek ilmek işlenen bir sevda hikayesi. Din ve ahlak kurallarıyla bakarsak olmaması gereken bir hikayenin muhteşem anlatımı. Okurken içinize işleyecek, bozkırda gezinecek, kalbinizin de eşlik ettiği Danyar’ın türkülerini duyacaksınız belki. Ne hissedersiniz bilemiyorum. Eğer yanlışı ve doğrusunu tartmadan bozkırda büyüyen bir sevdaya şahit olmak ve edebi bir lezzet almak istiyorsanız tavsiyemdir okuyun derim. Keyifli okumalar...
Ruhsal bir yolculuğa çıkmışta dönmüş gibi hissediyorum. Ne güzel bir yolculuktu. Evreni ve herkesin hissettiği ama konuşulmayan bir dili-evrenin dilini- öğrenmeye çalışan bir delikanlı ve bu yolda ona yardımcı olanlardan biri Simyacı. İkisinin yol arkadaşlığı, Simyacı’nın öğretileri bana derin bir düşünme serüveni yaşattı. Elimden geldiğince alıntılar paylaştım ama sanırım bütün kitabı paylaşsam ancak bendeki etkisini anlatmaya yetebilirdi.
Delikanlı evreni, aşkı ve her şeyin döneceği Ruh’u öğrendikçe siz de okuyarak ona eşlik ediyorsunuz. Güzel bir kurguyla yazılan kitapta yaşamın ne olduğunu anlamaya çabalıyorsunuz. Hayata dair dersler çıkarıyorsunuz. Ben çok severek okudum.Kitabı kendi içinden şu cümleyle özetleyebilirim “Her şey, bir ve tek şeydir.”
Keyifli okumalar...
Kötülüğün hükümranlığında iyiliğin mücadelesi
Çok çok çok güzeldi. Kitaba başlarken ne kadar iyi olabilir cümlesi kafamdan geçerken bittiğinde kaç kitap bu kadar iyidir dedirttirdi. Yazar hem tasvirleriyle hem gerçekliğe yakın abartısız üslubuyla bana anlattığı dönemi yaşattı. Tom ve Ana karakterlerini çok sevdim. Sıcacık bir kalbin dışa yansımasıydı her ikisi de. Hayatta bir annenin ailede rolünü daha iyi idrak ettirdi. Ya da başımıza gelen zor şartlarda nasıl aile olmamız gerektiğini öğretti. Bunlar karakterlerin kişiliklerinden bana kalandı.
Sosyolojik açıdansa 1929 Kara Perşembe’ den sonraki Amerika’da yaşanan Büyük Buhran dönemi anlatılmıştı. Bir ailenin çaresizlik içinde hayatta kalabilmek için çabalarına ve göçlerine şahit olduk. Bu yolculukta yaşananlar günümüze dair o kadar çok şey sunuyordu ki. Göçmenlerin yaşamları bir kez daha düşüncelerimde ruhumda yer etti. Kolayca atıp tutarken günümüzde, yanıbaşımızda yaşanan acıların hayale bile sığmayacak derecelerini gösterdi. Ve insanoğlunun da birbirine karşı duyduğu acımasızlığı iliklerime kadar hissettirdi. Okurken sık sık düşünmeme, açlıktan ölen insanların olmadığı bir dünyaya sahip olmak için dua etmeme sebep oldu.
İnsan hem iyinin zirvesi hem de kötünün. Kötülüğün izleri bu kitapta daha çok yer ediyor. Sayıları az olsa da iyilerin varlığına da şahit olup şükrediyorsunuz. Kötülüğün hüküm sürdüğü bir düzende iyilerin mücadelesine tanık oluyorsunuz.
Ben çok severek okudum. Umarım sizler de seversiniz. Keyifli okumalar.
Stefan Zweig gibi bir kalemi şimdiye kadar okumamış olmamı kendi adıma talihsizlik olarak görüyorum. Yazar hem anlatım diliyle duygularınıza çarpıcı bir şekilde dokunuyor hem de karakterlerin yerine kendinizi koymanıza neden oluyor. Kitap her ne kadar roman olsa da ve çok akıcı olsa da ben ağır ağır okumak istedim. Psikolojik olarak öyle analizleri vardı ki düşünmeden kafa yormadan geçemedim. Anlatılan her çıkmazda ben olsaydım nasıl çıkardım işin içinden dediğim çok oldu. Kitap klişe bir hikaye üzerinden başladı izlenimi verse de okudukça öyle olmadığını anlıyorsunuz. Felçli bir kız, bir süvari subayı, bir doktor ve kızını çok seven babanın etrafında işleniyor. Okurken yer yer her karakterin penceresinden bakıyor ve ona hak veriyorsunuz. Merhamet neye sebep oluyor sevmek mi sevilmek mi gibi soruların cevaplarını buluyor ve içinize sine sine bu cevapları öğreniyorsunuz. Keyifli okumalar.
Yusuf Atılgan’ın okuduğum ilk kitabıydı. Kitap okurken elinden bırakamama hissini sadece kısa bir an yaşadım. Başlarda bitsin gözüyle baktığım kitap, kahranımız C’nin büyürken yaşadıklarını öğrenince başka bir hal aldı. Belki dışardan tuhaf görünen her insanın altında yatan haklı bir nedeni vardır diye düşündürdü. Tam anlamıyla aylak bir adam olan C. ruhsal yönden iyi çözümlenmiş ve iyi betimlenmiş bir karakter olsa da kitabın içinde bolca yer alan kadın erkek ilişkisi beni rahatsız etti. Tavsiye eder miyim derseniz cevabım hayır olacaktır.
“Dünyada hepimiz sallantılı,korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne ; kimi işine,sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. “
