Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
NECİP FAZIL'IN DAVALARI • 1. 21.12.1943 - 22.12.1943 1 gün Bir Günlük Hapis: Askerken (16.1.1943 - 16.4.1943 / Erzurum) siyasî bir yazı kaleme aldığı için disiplin cezası mahiyetinde verilen 1 günlük hafif hapsin infazı... II. 9.6.1947 - 5.8.1947 1 ay, 27 gün "Türklüğe Hakaret Davası"nın Tutukluluk Devri: (Şimdiki 301. madde)
Tam bu günlerde lran Şahı Rıza Pehlevi ile birlikte yurt gezi­sinde olan Atatürk, 25 Haziran 1934 sabahı Çanakkale'ye gelmişti. O gün orada bulunan Yakup (Borakas) ziyareti şöyle anlatmıştı: (...) Bu Musevi vatandaş, Atatürk'ün önünde ellerini açtı, omuzlarını yukarıya kaldırarak: - Paşam, bizi kovuyorlar. Biz ne yapacağız? dedi. Atatürk bu şekilde önüne atılan bu adamın ne demek istediğini ve kim olduğunu derhal anlamıştı. Buna rağmen sordu: - Sen kimsin? - Ben Paşam, Çanakkale Musevilerinden Avram Palto. - Seni kim kovuyor? Hükümet mi? Kanun mu? Polis mi? Jandarma mı? Bana söyle! dedi. Bu Musevi vatandaş durakladı, şaşaladı. Biraz sonra kendini to­parlayarak cevap verdi: - Hayır paşam halk kovuyor. Atatürk, bu adamın yüzüne dikkatle baktı, gülümsedi ve: -Halk isterse beni de kovar! dedi ve yürüdü. (...) 2 Temmuz 1934 günü bir grup saldırgan, "Yahudilere ölüm!" haykırışlarıyla Edirne'deki Yahudi mahallesini basıp, dükkanları ve evleri yağmaladı, Yahudileri döverek İstanbul'a göçmeye zor­ladı. Panik içindeki Yahudilerden varlıklı olanlar, bulabildikleri ilk araçla İstanbul'a doğru yola çıkarken, yoksullar ve araç bulamayanlar yaya olarak Yunanistan ve Bulgaristan sınırına yöneldi. Geride kalan bir avuç ürkmüş yoksul Yahudi'ye ise, fırınlar ekmek satmıyor, bakkallar yiyecek vermiyor, sakalar su dağıtmıyordu. Görevi, etnik kökeni ne olursa olsun vatandaşı korumak olan idari makamlar, görevini yapmak yerine, kalanlara 3 Temmuz günü 48 saat içinde şehri terk etmelerini emretti.
Sayfa 189Kitabı okudu
Reklam
Bizi yargıladığınız bu yerde çok yakında siz yargılanacaksınız!
Her birey bu kader vaktinde elinden geldiğince kendini savunmalı… Ve insanlığın kırbacına, faşizme ve mutlakiyetçi devleti andıran her türlü sisteme karşı mücadele etmelidir. 18 Şubat 1943 sabahı “Beyaz Gül” imzalı el ilanları Münih Üniversitesi’nin bahçesini kaplar. Bildirinin bir bölümünde yukarıda alıntı yaptığım sözler varken; geri kalanında
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Davam
Necmettin Erbakan (29 Ekim 1926, Sinop - 27 Şubat 2011, Ankara), Türk siyasetçi, mühendis, akademisyen ve Türkiye başbakanı. Başbakanlık görevini 28 Haziran 1996 ile 30 Haziran 1997 tarihleri arasında sürdürmüştür. 28 Şubat sürecinden sonra istifa etmeye zorlanmıştır ve kendisine 5 yıl süreliğine siyaset yasağı getirilmiştir. Kayıp Trilyon
Davam
DavamNecmettin Erbakan · Mgv Yayınları · 20174,993 okunma
Ayın 25. günü, Sivas’ta aleyhimde bazı yakışıksız olaylar çıkmaya başladığını haber aldım. 25/26 Haziran gecesi, yaverim Cevat Abbas Bey’i çağırdım ve yarın sabah karanlıkta Amasya’dan güneye hareket edeceğiz, dedim. Bu gidişin gizli tutularak hazırlık yapılması için emir verdim. Bir yandan da, 5. Tümen Komutanı ve kurmay hey’etimle, gizli olarak şu tedbiri kararlaştırdık: 5. Tümen Komutanı, tümeninin seçkin subay ve erlerinden oluşmuş, oldukça kuvvetli bir atlı piyade birliğini hemen o geceden başlayarak sür’atle kuracaktı. Ben, 26 Haziran sabahı karanlıkta arkadaşlarımla birlikte otomobille Tokat’a hareket edecektim. Birlik kurulur kurulmaz, Tokat üzerinden Sivas’a doğru sevk edilecek ve benimle bağlantı kurmaya çalışacaktı. Hareketimiz, hiçbir yere telgrafla bildirilmeyecek ve elden geldiği kadar Amasya’da açıklanmayacaktır. 26 Haziran’da Amasya’dan yola çıktım. Tokat’a varır varmaz telgrafhaneyi göz altına aldırarak, benim gelişimin Sivas’a ve hiçbir yere bildirilmemesini sağladım. 26/27 Haziran gecesini orada geçirdim, 27’de Sivas’a hareket ettim. Otomobille Toka’tan, Sivas’a aşağı yukarı altı saattir. Sivas valisine, Tokat’tan Sivas’a hareket ettiğimi bildirir açık bir telgraf yazdım. İmzada, “Ordu Müfettişliği” ünvanını kullandım. Telgrafta, bile bile çıkış saatimi kaydetmiştim. Fakat, bu telgrafın, yola çıkışımdan altı saat sonra çekilmesini ve o zamana kadar Sivas’a hiçbir şekilde bilgi verilmemesini sağlayacak tedbirleri aldırdım.
Yaz sonu Ankara'ya nasıl döndüğümüzü pek anımsamıyorum ama babamın gazete çıkarmak üzere İstanbul'da kalacağını ve ben ilkokulu bitirince de annemle birlikte İstanbul'a taşınacağımızı biliyorum. Açıkçası babamın bakanlık emrine alınmasının üstelik bir de İstanbul'da gazete çıkaracak olmasının önemini kavramış değilim henüz. Ancak, Marko Paşa
Reklam
ATSIZ’IN SAĞLIK BAKANLIĞINA DİLEKÇESİ 29 Haziran 1965 Sayın Bakan; Kaburga kemiği kırıklığı dolayısıyla 21 Haziran günü Süleymaniye Kütüphanesindeki görevime gidemeyerek doktor gönderilmesi için Kütüphane Müdürüne telefon ettim. Süleymaniye Kütüphanesinin Kartal Hükümet Tabipliğine derhal yazdığı kâğıt 22 Haziran sabahı eline vardığı halde 22, 23, 24, 25 Haziran günlerinde Hükümet Doktoru Ahmet Rahmi Özsezgin gelmedi. Bunun üzerine 25 Haziran günü öğleden sonra Kartal Kaymakamlığına bir dilekçe yazarak Belediye Hekimini göndermesini talep ettim ve dilekçeyi oğlum vasıtası ile elden gönderdim. Belediye Hekimi Yavuz Aktoğu resmî vasıta ile yarım saat zarfından gelerek muayeneyi yaptı ve gerekli raporu verdi. İkisi de aynı dairenin hekimi olduğu halde birinin vazifeye karşı gösterdiği ihmalkârlığın, sağlığa taallûku bakımından vahameti âşikârdır. İşler ne kadar çok olursa olsun bir hekimin dört gün hastaya gitmemesinin hiçbir mazereti yoktur. Doktor Yavuz’un bulduğu vakti Doktor Rahminin de bulabilmesi vicdanî, ahlâkî ve meslekî bir vecibedir. Vazifeye ve insanların sağlığına karşı bu kadar kayıtsız davranan Doktor Ahmet Rahmi Özsezgin’in şiddetle cezalandırılarak vazife duygusunun ayakta tutulmasına himmet buyurmanızı saygılarımla rica ederim. Nihâl Atsız Süleymaniye Kütüphanesinde Görevli Öğretmen ÖTÜKEN, Temmuz 1965
Haziranda Ölmek Zor....
youtu.be/xBp4URkG9do Hasret Gültekin’in Yorumuyla 33 Kurşun Dewrimci Şairler ölümsüzdür... Haziran Gülleri, 1. Orhan Kemal – 2 Haziran 1970 Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 13 yıl yüreğinde taşıdıktan sonra yazdığı şiirin adıdır: “Haziran’da Ölmek Zor”. Nazım Hikmet’in ölümüyle oluşmaya başlayan dizeler, başka bir dostunun, Orhan Kemal’in
KAFKASYA ve KAFKAS DAĞLARI Çocukluğumuzda ninelerimizin bize anlattıkları masallar arasında bir Kafdağı ve bu dağın arkasında büyük bir sarayda periler padişahı yaşardı. Periler, cinler, altından saraylar... Dünyada ne kadar meraklı ve cazip şey varsa hepsi orada idi. Böylece, bu masallar ülkesi uzun zaman çocuk muhayyilemizde yaşadı durdu.
Ali Galip Bey Sivas’ta Ali Kemal Bey’in ancak Amasya’da iken haberim olduğunu arzettiğim genelgesi, memurların ve halkın kafasını gerçekten de bulandırmış. Her yerde eksik olmayan olumsuz ruhlu kimseler derhal aleyhimde propagandaya ve faaliyete geçmişler. Bu yoldaki baltalayıcı gösteri ve hareketlerin en önemlisi Sivas’ta hazırlanmaya
Reklam
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
39 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.