Kitap boyunca içimi bazı (heyecanlandırıcı, gerçekten güzel diyebileceğim) anların dışında tek bir duygu kapladı: Sıkılmışlık. Son âna kadar hayıflandım açıkçası; bu ne sıkıcılık, bu ne bunaltıcılık, bu ne okuyucuyu yoruculuk, diye diye. Fakat son cümlesiyle kitap beni bi' silkeledi ki bitireli kaç dakika olmuş, hâlâ boş boş duvara bakıyorum. Bu, güzel yanı. Ama yine de kitap, son cümlesiyle, hakkında oluşan izlenimimi, olumsuz düşüncelerimi dağıttı, yerle bir etti dersem yalan söylemiş olurum.
Kitabın özetini yapayım:
%5 Diyalog
%10 Monolog
%40 Ruhsal bunalım anlatımları
%45 Çevre betimlemeleri
Açıkçası okuduğum için çok pişman mıyım? Hayır. Ama her şeye rağmen önerir miyim? Pek sanmıyorum. Koskoca Sineklerin Tanrısı’nın yazarına saygısızlık etmek istemem ama vaktinizi daha kaliteli bir kitaba ayırmanızı öneririm.
﴾Şimdi her şey bir yana. Yazarın, son cümlesinden sonra, kitabın genelinde anlatmak istediği neydi?﴿