1977 de ortalama ömrün en yüksek olduğu ülke İsveç’ti. O günden
sonra bu konuda birinciliği Japonya devralmıştır. Her iki ülke de yaşam sürelerinin uzamasına katkıda bulunan türlü merham et biçimleri
geliştirmişti.
*
İsveç, beşikten mezara kadar herkese, hemen her türlü hizmeti neredeyse karşılıksız sunarak, merhameti başka hiçbir ülkenin
Sevdik toprağa karışma zamanını erteleyenlerin
sıkıntılarını da, kuşları da sevdik, böcekleri de!
Gün acısından güç bularak, uzak semtlerin ak saçlı
sağıltıcıları, sevecen kavruklarını,
göz ardına itmeden, onları da sevdik, her an'ı. ..
toprağa çağrılı bedenlerini kuşlar kirletmişti.
durgun örtünün bekçisi bu renklenmeyle hoşnut,
göğe bakanlara gösterdi ellerini.
bir gün giydi çiçekli fistanını
ve dağa çıktı canavar.
sonra otlar şaşkındı,
görmüyorlardı gerideki
çorak tepeler zorluğunu,
görmüyorlardı giysisindeki acı dokusunu
ve bun kımıltısını.
birlikçi eller, otlar ve canavar
çevirdiler güneşi yolundan,
gün kuşu parçalandı.
canavar yaydı fistanını üzerine,
eller, otlar ve kuş ölüsünün.
kalan yıldızlarla ay oldu altında,
karanlığın duruk özdeği.
aşk için değildi artık uyanıklığı gecenin
bir dünya için
bir dünya yeni
Yaslı yüreğin gözyaşı yasası
Nasıl da kaçınılmaz kızkardeş!
Sabah artı acısıyla
örtünce karanlığın sonsuz olanağını,
Ses bilmeyen için ne kadar uzak!
Sabah irkiltmez mi kızkardeş?
Birden ışık...
Birden çok gerçek...
Gün sızısı artık
gelecek ağrısı...
Niye koşmalı sanki?
Gece alışkanlığını vururken,
Her yalnızın talihsiz alnına-
Biz ince yüzlü ince gözlüleri de sevdik, Yanakları dolgun, yaşları eksik olanları da,
Sevdik toprağa karışma zamanını erteleyenlerin
sıkıntılarını da,
kuşları da sevdik, böcekleri de!
Gün acısından güç bularak, uzak semtlerin ak saçlı sağıltıcıları,
sevecen kavruklarını,
göz ardına itmeden, onları da sevdik,
her an'ı...
Gece vururken alnımıza gitmeli,
Yanıtı eksik kalan, duyumu çiçeklenen alışkanlığa.
Az ışıkları yaşamın kabulümüzdür.
Kururken damarlarımızın son solukları, kalabalıktan arta kalan biricik ay ışığını katmalı
öyleyse görülmez akışına
yaşamlarımızın!