"Sonsuza dek değişmeyecek doğru yoktur, sadece insana tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi parlama olanağı veren telaşlı bir yaşam ritmi ve durumlar vardır. Mükemmel insanlar gökyüzünün yıldızlarıdır adeta."
"Dilsel ifade ve edebiyat, (Marcel 'in) başkalığının 'yaşamdan daha gerçek' taşıyıcısıdır. Kendisini sonsuz bir döngüde (tam da hikayesini okuduğumuz anlatıcısından bekleneceği gibi) tekrar eden, her seferinde başa dönen bu hikaye, en azından başkalığı kabul edememenin cehennemini anlatarak bir çıkış yolu sunar."
"Proust'un romanının tamamını, benin başkasıyla kurduğu ilişkinin binlerce sayfa süren ve en nihayetinde edebi ve felsefî bir önermeyle sonuçlanan sorunsallaştırması olarak okuyabiliriz."
"İster Marquis de Sade, Lautreamont ve Rimbaud söz konusu olsun, ister Marx ve Lenin, bunlar 'başkaldırı'yı yolundan saptırıp bozmuşlar, sonunda da korkunç sistemlere ulaştırmışlar; insanlığı, yüzyıllar boyunca biraz daha tutsak hâle getirmişlerdir. Daha bilinçli, daha özgür, daha mutlu insanlar arzularken bunalıma ve kötülüğe katkıda bulunmuşlardır. Camus, ölçüsüzlüğün sarhoşluğu içine düşmüş bu dehalardan ayrılır. Onların karşısına, insana, akla, yaşama güven duyan Eski Yunan ve Akdeniz dehasını koyar."
"Hayır, varoluşçu değilim. Sartre ile ben, adımızın birlikte anıldığını görünce şaşırıyoruz. (...) Sartre varoluşçudur; benim yayınlandığım tek düşünce kitabı (Sisifos Söyleni) ise varoluşçu denilen felsefecilere karşı bir yöneliş içindedir."
"Yabancı'nın (Albert Camus) üslup farkı, tumturaklı, parlak sözlerden kaçınmada, kısa ve yalın tümcelerin birbirine eklenmesinde, en sıradan konuşmaların ilişkilendirilmesinde yatar."
"Camus, Sisifos'u yorumlayarak zamanımızın 'kahramanı'nın bir tanımını yapmış ve James Dean'den Barack Obama'ya kadar bütün dünyada bir kuşak kendini bu kahraman tanımıyla özdeşleştirebilmiştir: Bu insan, fetheden ya da zafer kazanan değil de ayak direyen insandır: "Yes, we can." "
"Öyle görünüyor ki, yalnızca insana özgü olan, bilinç ya da özgür irade değil, iç çatışmadır; kendiliğimizi ikiye bölen, birbiriyle çarpışan dürtülerdir. Bizi insan yapan, özfarkındalık değil, yarılmış kendiliktir."
"Hayatımızın büyük bölümü uykuda geçer; uyandığımızda ise yarı unutulmuş rüyalar ele geçirir bizi. Zihin, kendi faaliyetlerinin her zaman bilincinde olmak şöyle dursun, yaptığı çoğu şeyin farkında bile değildir."