Cahiliye devrinden “GÜL” zamanına yolculuk.
Bu yolculukta bir bülbüle eşlik ediyorsunuz . Ne tam bir roman ne de tam bir siyer , üstadın kendi deyimiyle roman tadında bir siyer . Okurken o kadar kapıldım ki kitaba elimden hiç bırakasım gelmedi . Hatta bitirdikten sonra tadı damağımda kaldı ve 2. Kez bitirdim. Anlatılan şahısların ve anlatma üslubunun mükemmelliği ile bülbülün kırk şarkısı okuduğum en iyi siyer kitabıydı . Ve sen bülbül ! Hayatımda okuduğum en şanlı kuşsun …
Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri'nin nefsi ile vermiş olduğu mücadeleyi Hüdayi hazretlerinin nefsinin anlattığı bu kitaba başladığım zaman elimden bırakmak istemediğim, bir soğukta sanki gerçekten bana yazılmış hissiyle okuduğum bir kitap oldu. Mükemmel bir anlatımla ve anlattığı insanın mükemmelliği ile birbirini tamamlayan bu kitabı tam 3 defa okudum.
Nacizane kitaptan sıkılmazsınız ama olurda nefsiniz sizi yenip kitabı elinizden bıraktırırsa pes etmeyip tekrar okumaya çalışın .
"Ah,"dedi."Vah vah. Anladığım kadarıyla, mezun olmak için yıllarca okuyacak sonra da tıpkı benimki gibi, istersen bugün girebileceğin çatti bir işe gireceksin ve diploman sayesinde, bir gün keşfedilmeyi umarak... Bu küçücük olasılıkla yaşayacaksın."
"Kimi çocuk, verilmeyen sevgiyi günün birinde alabileceği umudunu yine de sürdürür, tüm gücüyle kendisini ana-babasına kabul ettirebilmek için çabalar ve kişiliğini geliştiremez. Kiminin ise hiç umudu yoktur."