Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ADEM GÜNGÖR

ADEM GÜNGÖR
@Adem1625
Türkolog Türk dili ve edebiyatı Balıkesir Üniversitesi
ÖĞRENCİ
LİSANS
BURSA
BURSA, 22 Ağustos
15 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini, Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye. Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni, Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye. Öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan: Hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu, Çekinmezsin güzelim canevini yıkmaktan Onarmak olmalıyken asıl amacın onu. Sen tutum değiştir de cayayım düşüncemden, Yumuşak bir sevgi koy nefret yerine bir yol; Göründüğün gibi ol: cömert, sıcak, sevecen; Hiç değilse kendine yumuşak yürekli ol. Aşkım uğruna bir ‘sen’ daha yarat kendine: Güzellik onda veya sende yaşasın yine. Sone 10 | Shakespeare
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Reklam
Abdullah Efendi'nin Rüyaları
Fakat bu da geçecekti; "elbette buna da alışırım", diyordu."İnsan nelere alışmaz ki..." zaten hayat dediğimiz bu kapalı dairenin asıl mucizesi, bu alışmak değil miydi? En sevdiğimiz mahlukları bile kaybetmeğe alışmıyor muyuz? Günlerce, aylarca, senelerce görmemeğe, mutlak, kat'i bir gurbet içinde yaşamağa alışmıyor muyuz?
Sayfa 37 - DERGAH YAYINLARI
Alemdağ'da Var Bir Yılan
İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar;o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.
Sayfa 116 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Alemdağ'da Var Bir Yılan
Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.
Sayfa 25 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Gün Olur Asra Bedel
Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezler. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur.
Sayfa 87 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Gün Olur Asra Bedel
Evinin eşiğinden adımını atan Yedigey'in ilk öğrendiği haber işte bu olmuş, bu kara haberle kararmış, dayanılmaz acılarla ezilmişti. İlk çocuğu için, sevip okşamaya bile fırsat bulamadığı yavrusu için, böyle büyük bir acıya katlanmak zorunda kalacağını aklına bile getirmemişti Yedigey şimdi, yitirdiği yavrusunun daha ağzında tek diş yokken güven dolu güller saçan gülücükleri gözlerinin önünden gitmiyor, onu yitirmenin acısıyla yüreği paramparça oluyordu.
Sayfa 75 - ÖTÜKEN NEŞRİYATKitabı okudu
Gün Olur Asra Bedel
Saatler sessiz, hareketsiz akıp gidiyordu. İhtiyar bir insanın ömrü de böyle gelip geçerdi. Artık ağlamak, üzülmek neye yarar...
Sayfa 39 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Zavallı köylü çocuğu! Sen, iki üvey ananın yavrusunun. Biri demin seni döven anandır, öbürü de seni her gün döven, doğduğundan beri her gün döven yurdundur. İkisinin acısı arasında böyle kavrulup gitmişsin.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Her memleketin köylüsüyle okumuş yazmış zümresi arasında, aynı derin uçurum var mıdır? Bilmiyorum! Fakat okumuş bir İstanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasındaki fark, bir Londralı İngilizle bir Pencaplı Hintli arasındaki farktan daha büyüktür.
Sayfa 36 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Buraya geldiğimin bilmem kaçıncı haftası idi. Mehmet Ali'ye sordum: - Kadınlarınız niçin yalnız benden kaçıyorlar? - Yabansınız da ondan, beyim.
Sayfa 35 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Oysa, Orta Anadolu'da bir köy donmuş bir konaktır. Burada, mesafe sizi tutmuştur. Siz, mesafe içinde, dehşetten donmuşsunuzdur.
Sayfa 32 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Geceleri sabahlara kadar okumayayım da ne yapayım? Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımda baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim. Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit, bu çıplak ve yalçın oda, gerçek dünyadan daha geniş,daha ferahlı bir alemin munis, sevimli ve her biri sihire füsunla yoğrulmuş mahlukları ile dolmaya başlar.
Sayfa 21 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Türk köylüsünün ruhu, durgun ve derin bir sudur. Bunun dibinde ne var? Yalçın bir kaya mı, balçık yığını mı, bir yumuşak kum tabakasını? Keşfetmek mümkün değildir.
Sayfa 20 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Dünyadan elini eteğini çekmiş bir kimse için Anadolu'nun bu ücra köşesinden daha uygun neresi bulunabilir? Ben, burada diri diri, bir mezara gömülmüş gibiyim. Hiçbir intihar bu kadar şuurlu, bu kadar iradeli, bu kadar sürekli ve çetin olmamıştır.
Sayfa 17 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.