Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve sonunda okudum. Ben daha ilkini bitirmeden ikincisi çevrildi ve daha üçüncü kitap var. Onları da bir gün alıp okumalıyım. Neyse...
Okuduğum diğer tüm Japon romanları gibi (manga novellaları hariç) sakin bir yazım tarzı vardı. Kitaplığımdaki çoğu roman gibi karakterlere sarkarken bir yandan gecenin bir yarısı okuduğum bir paragraf yüzüden kahaka atacağım veya bittiğinde kitaba sarılıp hüngür hüngür ağlayacağım tarzda değil de, sabah etraf sessiz, kimse evde yokken, berjere sofistike bir şekilde oturup bacak bacak üstüne atmış, bir yandan da kahveni yudumlarken sakin kafayla okunacak tarzda bir kitaptı. Kitaplara persona verdiğim doğrudur... görmezden gelin...
Peki zamanda yolculuk yapabilecek olsanız ve orada bulunmuş bir şahısla, kahveniz soğuyana kadar bulusabilseniz, kiminle buluşmak isterdiniz?
Şahsen benim dramatik nedenlerim olmadığı için, gelecekteki kendimle buluşur, yatırım tavsiyesi alırdım.
Evet, hikaye çok eski zamanlardan beri varlığını koruyan ve oradayken zamanda yolculuk yapılabildiği idda edilen bir kafede geçiyor. Tek sahneli. (Zaten tiyatro oyunundan romana çevrilmiş) Her bölüm başka bir şahsın zamanda yolculuk yapma hikayesini anlatıyor. İlk hikaye çok hoşuma gitti. Ufak bir gülümseme yerleşti yüzüme. Sonrakiler biraz daha hüzünlüydü ve bir tanesi de baya yakınımdan vurdu beni. Hüngür hüngür ağlamasam da içim baya bir burkuldu.
Özetle hoş, sakin, ince ve çerezlik bir romandı. Devamını merakla bekliyorum.