Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hesna kocaman

Travma ne kadar erken bir zamanda başlarsa tedavi edilmesi bir o kadar zor, vereceği zarar bir o kadar fazladır.
Reklam
Beynin büyük bir bölümü, hayatın erken dönemlerinde geliştiği için bize ne şekilde ebeveynlik yapıldığının beynin gelişimi üstünde büyük bir etkisi vardır. Bu yüzden çocuklarımıza, çocukluğumuzda bize bakıldığı gibi bakma eğilimi taşıdığımızdan bir çocuğun iyi beyin tarihçesi ona bakan kişilerin çocuklarının ve çocukluk deneyimlerinin bir tarihçesiyle başlar.
Beyin tarihsel bir birikim yapan organdır. Kişisel öykülerimizi depolar. Yaşam deneyimlerimiz, davranışlarımızı bazen bilinçli olarak fark edebildiğimiz ama daha ziyade farkındalığımızın ötesinde olan süreçler aracılığıyla beynimizin şablon anıları kataloğunu yaratarak bizim kime dönüşeceğimizi şekillendirir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir kişiyi kronik korku ve strese maruz bırakmak bir arabaya daha güçlü bir motor eklerken fren yapma gücünü azaltmaya benzer. Makinenin tehlikeli bir biçimde kontrolden çıkmasını engelleyen güvenlik mekanizmalarını değiştirdiğimiz anlamına gelir.
Beynin belirli bir sıraya göre ve hayatın ilk birkaç senesinde büyük bir hızla gelişmesi, çok küçük çocukların neden travmanın kalıcı etkilerine maruz kalma konusunda büyük bir risk altında olduğunu açıklamaktadır. Onların beyinleri hala gelişme dönemindedir.
Reklam
Disosiyatif çocuklar belirgin bir şekilde dikkatsizdirler. Derslerine odaklanmak yerine, gündüz hayalleri kuruyormuş ya da boş boş bakıyorlarmış gibi görünürler ve gerçekten de etraflarındaki dünyayı görmezden gelirler. Hiper uyarılmış gençler, hiperaktif veya ilgisiz görünenilirler çünkü dikkat ettikleri şey derslerinin içeriği değil, öğretmenlerinin ses tonu veya diğer çocuklarının beden dilidir.
Birçok post travmatik psikiyatrik semptomların, aslında travma anılarına karşı verilen ya disosiyatif ya da hiper uyarılma tepkileriyle ilişkili olduğunu anlamış bulunuyoruz. Bu tepkiler insanların geçirdikleri travmayı atlatmasına yardım edebiliyor ancak devam ettikleri taktirde diğer alanlarda yaşam boyunca ciddi sorunlara da yol açabiliyorlar.
Gelişmekte olan beyin, hayatın erken dönemlerinde hem iyi hem de kötü deneyimlerle kolaylıkla şekillenebilir ve bu dönem çocukların onlara karşı en hassas oldukları zamandır.
Beynin her gün maruz kaldığı muazzam miktardaki bilgiler yüzünden dünyanın nasıl olduğunu tahmin edebilmek için bu örüntüleri kullanmamız gerekir. Erken yaştaki deneyimler anormalse bu tahminler davranışlarımızı olumsuz bir şekilde yönlendirebilir.
İlk başta hikayeler vardı, saatleri zihni doldurmak için hayatla rekabet içerisindeki hikayeler, sıradan olanı metafora yükseltmek için, hayatımı kendi elimde olan bir seçimmiş gibi, bu dünyaya gelişimde ve gidişimde bir düzen varmış gibi göstermek için hikayeler, yaşadığımız yavan düzensizlikleri görüş alanının dışına itebilirler.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
İki bin yıl önce Seneca "" Yaşamaya daha yeni başlamış bir insan, ölüme hazırlıklı duramaz. Yeterince yaşamış olmayı kendimize amaç edinmeliyiz. "
Yaşam?
Doğuyor, yaşıyor ve ölüyorduk. Bu döngü sürüp gidiyordu. Bir sürü hayat yaşanıyordu. Ve öldüğümüzde yitip gidiyorduk. Bir kaç nesil geçip gidiyordu. Ve hiç kimse doğduğumuzu bile anımsamıyordu.Hiç kimse göz rengimizi ya da içimizi kasıp kavuran tutkularımızı hatırlamıyordu. Er ya da geç hepimiz çimler arasında bir taş, yosun kaplı bir mezar taşı oluyorduk... Hatta bazen o bile olamıyorduk...
Sayfa 110Kitabı okudu
2-4 yaş arasındaki dönem literatürde "bağımsızlığa karşı kuşku" olarak geçiyor. 4-7 yaş arası ise " girişimciliğe karşı suçluluk" olarak geçiyor.
Meğer Türk çocuklarının yürüme ortalaması 15 aymış. 12.ayına geldi ve hala desteksiz oturamıyorsa ya da 18.ayına geldi hala bağımsız yürüyemiyorsa kas kontrolü yoksa şüphe etmek gerekiyormuş.
137 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.