Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa ORHAN

Mustafa ORHAN
@AprinnCorTiginn
Sıkı Okur
Okumak, bilgiye; yazmak, eleştiriye kavuşmaktır.
Evet ölüler var; yaşayan ölüler!.. Elbette öldüren var. Öldüren kim?
Reklam
"Nasıl! Ölüp gitti işte! Ama ben hala yaşıyorum", diye düşünüyordu her biri yada buna benzer şeyler getiriyorlardı içlerinden.
Pestel 19. yüzyılda Yahudilerin Uganda'ya veya Madagaskar'a değil, Osmanlı'nın Filistin'ine tehcir edilmesi gerektiğini dile getiren ilk masondur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bireylerin geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekleri 250-300 kelime içine hapsedilmiştir. Gündelik hayatlar olabilecek en basit ve en geçersiz kalıplara, kuru ama bireylerin gözlerini boyayan, onların akıllarına değil kızıştırılmış cesaret mekanizmalarına hitap eden kelimelere indirgenmiştir. Bu tür radikal siyasi veya dini bildirileri bir de bu gözle okursanız ister sağ, ister sol, ister dini, ister aşırı uç görüşlü olsun bu metinlerin tamamının en az 175, en çok 210 değişik kelimeden oluştuklarını hayret ve şaşkınlıkla gözlemlersiniz.
Evlenme töreninden bir müddet sonra, diğer Haçlılar'ın ardından Richard da Avrupa'ya doğru hareket etmiş, Kudüs-i Şerif yine Selahaddin Eyyubi'nin koruyucu ellerinde kalmıştı.
Reklam
Bir hasta hekimini ayak sesinden fark eder, fakat bir kere afiyete kavuşunca doktorun yüzünü görse bile tanımaz.
Halbuki Selahaddin'e tâbi ve onun emri altına girecek olursak, bizim için daima kurtuluş ümidi vardır.
Sevgili, mutlu bir anda hasretini çekene görünen ve fakat derhal yine nazlanma perdesi arkasında kendisini gizleyen parlak bir Zühre yıldızı olarak kabul edilir...
Müslümanların hiçbir vakit yemininde yalancı çıkmak istememesi, ahdi bozmanın en büyük namussuzluklardan sayılması daha yüce dine mensup oldukları iddiasıyla övünenlerin yüzlerini kızartmış olsa gerekir! Hilalin müdafileri- ister milli, ister şahsi olsun- akdettikleri mütareke hükümlerine tamamıyla riayet ederlerdi.
İbadetlerle itikatların dünyevi faydaları hakkında eskiden beri birtakım kanaatler mevcuttur. Bazıları "şer-i tahareti"(şeriata uygun temizliği) "tıbbi taharetin"(tıbba uygun temizliğin) aynı zannederek "gusül", "abdest" gibi emirleri mikropların yok edilmesi hikmetine istinat ettirirler. Şer'i taharet esas itibariyle manevi levslerden uzaklaşmak mahiyetinde olduğu için bu tevcih(yorum) doğru değildir. Adi su ile yıkanmak "asepsi" ve "antisepsi" vazifelerini ifa edemez. Hâlbuki şer-i taharet sembolik bir mahiyeti haiz olduğu için zaruret halinde toprakla teyemmüm suretiyle icra olunabilir. Bazı kimseler de, namazın faydasını jimnastikte, orucun menfaatini midenin hıfzısıhhsında görürler ki dini bu kadar maddileştirmek hatadır.
Reklam
Dini bir efkâr-ı âmme rabıtasıyla(bağıyla) birleşerek dini bir velayete tâbi olan heyete "ümmet" denir. Siyasi bir efkâr-ı âmme rabıtasıyla birleşerek siyasi velayete tâbi olan heyete "Devlet" denir.Harsi(kültürel) efkâr-ı âmmelerin rabıtasıyla birleşerek harsi velayetlere tabi olan heyete "Millet" namı verilir.
Ferdin cemiyetteki müessiriyeti tabiattaki hakimiyetinin aynıdır. Yani ikincisi tabiatı bilmekle kabil olduğu gibi birincisi de cemiyeti tanımakla mümkündür.
Kıymet, eşyanın tabiatında mevcut olmadığı halde bir cemiyet tarafından onlara verilen ehemmiyettir.
Evet, İslam şeriatı semavi köklere malik bir tuba ağacıdır. Fakat bu ağacın hikmet-i vücudu dünyevi bir feza muhitte yaşamak, içtimai örflerden hava, hararet ve ziya alarak medeni ihtiyaçları tatmin etmektir. Bu ağaç bir asır yemiş verdikten sonra artık namiyeden( büyüyüp gelişme kudretinden) mahrum kalmıştır denilemez.
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.