Tüm hayatını bir insana adamak... Çok iyi tanıdığını düşündüğü o insanın düşündüğü gibi olmadığı için tüm insanlığa küsmek... Ve susmak... En çok konuşmaya ihtiyacı olduğu halde insanlığa küskünlüğünden susmak. Bir de hayat diye bir gerçek var ki aşkın en güzelini de yaşatıyor acının en ağırını da. Yine de yaşanmış güzel günlerin hatırına, yaşanacak güzel günleri umut etmek gerek.
Kitabı okuduktan sonra yazdıklarım daha net anlaşılacaktır. Ölmeden okuması gerekenler listesine girmeli bence.
Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor.
Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
İnsanlar birbirini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
Gözünü şan, şöhret ve gösteriş bürümüş bir kadının aşklarının hikayesi diyebiliriz sanırım bu kitap için. Mutluluğu ve aşkı okuduğu kitaplardaki karakterlerden ve olaylardan ibaret sanan bir kadın ve bu mutluluğu bulmak uğruna hem kendini hem kocasını hem de evladını mahveden bir kadın... Madam Bovary... Zaman zaman sıkıcılaşan bölümlerin yerini bir anda hevesle okuma isteği alıyor. Kitaptan çıkarılacak o kadar çok ders var ki buraya yazmayıp tek tek okunmasını öneriyorum.
Madam BovaryGustave Flaubert · Elips Kitapları · 201233,2bin okunma