Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aydan

Kalp mi, gönül mü, bazen şaşırıp kalıyorum bu hâzineye isim vermekte. Biliyor musun, insan tanrısını içinde taşıyor ama hep uzaklara dua ediyor.
Reklam
Bazen tuhaf bir kederle, en başa gidebilseydim, derim. Sonra gölgeli bir gülümsemeyle, yaptıklarımı daha büyük bir hazla bir daha yapardım, der susarım.
Sessizlik öyle ağırlaştı ki, ne acımız duyuluyordu ne sevincimiz. Zaman yeryüzünden çekilmişti de, elimizdeki güzellikle ne yapacağımızı bilemez halde kalmıştık.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eğer içimizde bir gönül kaldıysa; masal dinleyen, şarkı söyleyen, şiir okuyan, sulara bakan, kuşlara gülen, ağaçları kucaklayan, yalnızlıkla ürperen bir gönül, dünyamız insanın gövdesinde yeniden filizlenmeye başlayacaktır. Yoksa yaşadı­ğımız gezegen hepimizi bir taş masalına çevirecek.
Sevme korkusu öyle kötürüm etti ki herkesi, yalnızlıktan bunalan insan, dönüp yine kendi yalnızlığına sığmıyor.
Reklam
Birisine bir söz söyleyeceksin; sessiz­lik boğucu; şu uzun ayrılığa bir özür, bir sitem... kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun. İncinme değil bu, insana olan inancını yitirme!'
Yıldızlarım bitti.
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kal­mıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğulu­ yor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor.
Anlamanın azabından kur­tuldu. Sadece inanıyor. Öyle bir hiza buldu ki kendine, o güzelim, biricik hikâyesi, önce tuhaf bir can sıkıntısına, sonra da yalnızlık korkusuyla herkesten yapılmış bir yalana döndü.
Evi, kalabalığın tam ortasında. Kalabalık, evinin tam ortasında.
Reklam
Bir zamanlar insanlar hayatlarından memnun değillerse devrim yaparlardı. Şimdi alışverişe çıkıyorlar. Tamamen bir hafıza kaybı dönemi yaşıyoruz. ARTHUR MILLER
Bir gün, bu öykünün sonuna gelince Ansızın desem ki: Hoşça kal canım! Unutursun Mecburen unutursun... Yıldızlar söner, bu aşk da biter! Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız. Neylersin... Ah bebeğim, ah... Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının, Dudaklarına sızınca fark edersin. İçindeki vurgun aşklar mezarlığında, Ayrılık, ölümden üste yazılınca, Gideni durdurmaya yetişmez sesin... Bir inme gibi Dolanır bedeninde pişmanlıklar, Neylersin...
Kimi yürekten sevdiysen, Yüreğini başkasına böldü... Bir muhabbet kuşum vardı, O da yalnızlıktan öldü...
Bazen acı vurdu bazen de yağmur Bizi yalnızca akşamlar kucakladı, Hiç gülmedi yüzümüz, Hiç büyümedi gülümüz... Biliyorsun, Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz...
Öte yandan bedenin ve tinin en basit yasalarını sürekli çiğneyişimiz, yaşlı genç hepimizi utanç verici bir bağımlılığa ve özgür olmayışa sokar, - hekimlere, öğretmenlere ve tüm toplumun üzerindeki baskıları hâlâ hissedilen din adamlarına olan, aslında gereksiz bağımlılığımızı kastediyorum.
Sayfa 7
2.722 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.