" Dünyayı görüp tanıdıkça hoşnutsuzluğum artıyor. İnsanların içyüzünün nasıl hiç göründüğü gibi çıkmadığını; iyi ya da akıllı görünenlere bile nasıl hiç güven olmadığını her gün daha açıkça anlıyorum."
Beklemenin ne kadar acı bir şey olduğunu tekrar tekrar öğrenmiştim. Gelmeyecek birini beklediğinde zaman bile seninle dalga geçerdi. Bir saniye bir asıra bedellenir ve insan ömründen binlerce asır geçerdi.
“Başkaları için yaşamak zordur. Başkaları için bir şey olmaya çalışırken, kendini aldatır, gerçekten yaşadığını zannedersin Rosa. Ve yorulur bitap düşersin yaşamaktan. Hep tetikte, hep diğer insanın tabiatına adapte olamaya çalışırken bir de bakmışsın ki senden geriye kalan, birbiriyle uyumsuz,renksiz, kokusuz ve bomboş kabuk parçalarıdır yani hiçbir şey. Oysa kendin olmak öyle kolaydır ki, kendin olmanın, şahsiyet sahibi olmanın rahatlığını bir kez tattığında bir daha asla ondan vazgeçemezsin. Kalbinle yaparsın bunu, aklınla değil.”
"Bir süre önce senden hayatını anlatmanı istediğimde tek bir sözcükle cevap verdin; Bekliyorum. Hayat bu mu? Beklemek yaşamak mı? Hâlâ geriye kalan bir hayatın var Merges. Neden dolu dolu yaşamıyorsun onu?"
Evet, başta istediğimiz kadar özgür davranabiliriz - hafif bir beğeni bile doğal olarak yeterlidir ancak karşı taraftan cesaret almadıkça, çok azımız âşık olacak kadar cesur bir yüreğe sahiptir.