Kim bilir, belki de haklısınız. İki insanı bir arada tutan büyüyü sürdüremedikten sonra... Tıpkı onun gibi, tıpkı benim gibi... Ama.. gene de sonuç aynı değil. İşte ben! çeşitlilik şurda dursun, yalnızca acı çekiyorum. Sizse kuramsal bir mutluluğun peşindesiniz.
Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor
Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk
-Sen ona sonum dersin, o sana uğramamıştır bile. Sen ona ömrüm dersin o yaşadığını görmemiştir bile. Sen ona canım dersin, o cansızlığını görmez bile. Ah be ruhu aşkın esiri adam, Sen kimsin ki kendi sarayını dünya sanan bir güzele meyil eder, sana bir taht bahşetsin istersin .
Şimdi kimin zihninde tohumlar ekip, hayatına eşlik ediyorsan , onun çöplüğünde de hiç olmanı diliyorum . Benim cennetimin en nadide kahramanıyken kıymetini bilemedin .
" Lütfen Sayın hiç, hayatımdan bütün varlığınızı alıp artık gidiniz . "
Ne özlemesi, ne hatırlanması ne anılması gerekmeyen bir yerde yaşayamamak çok acı. Tam da ruhunun tamamlayan kısmında, yanı başında, nefesinde bakışında, dokunuşunda olamamak ne acı.
Canı acıyan canımı yakıyor. Can kırıklarından kesik , yırtık içinde ruhum. Bir koku ile nefes aldım, bir bakış ile görmeye, bir dokunuşla yaşamaya başladım dediğim günden itibaren yaşamıyorum. " Aşk budur " kanaatimden beri hiçliğim çok. Yokluk ile var olma çabasındayım .
" Üzgün görünüyorsun azizim ", diyorlar . Üzülmek mi? O da ne , diyorum . Hissizim artık diyemiyorum . Edebiyatın içinde yaşanan bir hayata karşılık nasıl da hissizim diyebilirim ki? Kim inanır cümlelerle süslediğim aşk şiirlerimin gerçek hislerden olmadığına.