Gözetim altındaki mahkûm, saklayacak bir şeyi olduğu sürece her zaman berbat halde olur; gerçeğin ortaya çıkacağı korkusu, yalanına devam etme dürtüsü en çetin suçlunun bile cesaretini kaybetmesi için yeterlidir. Soru üstüne soru gelip de o kaçınılmaz an yaklaştığında sanki dişi çekiliyormuş gibi acıyla kıvranan çok adam gördüm. Bazen söylemek istediği sözler kısmen küstahlıktan, o sözcüklerin geri içine iter. O zaman savaş yeniden başlar. Savaş sürerken, bazen hâkim suçludan çok daha fazla üzülür ancak mahkûm onu düşmanı gibi görür, oysa hâkim ona yardım etmek için elinden geleni yapan kişidir.
Bir yandan bize iyinin ne olduğunu bilmiyorsunuz derler, bir yandan da iyinin ne olduğunu biliyormuşuz gibi konuşmazlar. "Iyi" kelimesi, her şeyi bize açıklayabileceklermiş gibi, iyinin düşüncesi deyip geçerler.
Eğrilere öfkelenmez; bilir ki, ya Tanrı gibi yaratılmış olduklarından ya da bilgeliğe erdiklerinden ötürü eğrilikten tiksinen insanlardan başka kimse doğru olmak istemez. İnsanlar, ancak korkaklık, ihtiyarlık ya da başka bir yetersizlik yüzünden eğrilik edemedikleri için eğriliği kötülerler.
evde meram anlatmaya asla imkan olmayan seviyesi ahlak telakkisi dünyayı görüşü ve itiyatları büsbütün ayrı bir mahlukla daimi bir beraberlik insanı dış hayatta da bedbin yapar ve bütün insanlardan şüpheye düşürür.