Meğer ben ne kadar boş şeylere ağlamışım;
Kalbim hâkikat diye bir ihtimale tapmış.
Ne mânâsız şeylere meğer bel bağlamışım;
Meğer benim peşinde koştuklarım serapmış…
“Kurtulduğumuzu sandığımız o bataklıların içinde kafamız dışarıda kaldı diye yaşıyoruz sanarız oysaki tüm bedenimiz o bataklığın içindedir.Dünya sadece bir avuç avuntudan ibaret.”
“En büyük kepazeliğim her an,en kızgın anlarda bile,hiç de kötü,hırçın bir insan olmadığımı,sadece serçeleri ürküten kaynana zırıltıları misali kuru gürültü çıkardığımı utana sıkıla idrak etmemdir.”
“Bir duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim,ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olamam.”
“Hiç düşündünüz mü? Ölen bir insanı gerçekten bir kez daha görebilir misiniz? Ölen bir okula gidebilir misiniz? Ölen bir evde uyuyabilir misiniz? O yıllar öldü o yılları bize öldürecek biçimde yaşattılar.