Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökhan Emre Gün

Gökhan Emre Gün
@DEITAGriffith
Kahkaha kaba olduğu kerekçesiyle hoş karşılanmaz, çünkü gülerken ağız geniş bir biçimde açılır ve dişler gösterilir. Orijinal olarak kahkaha, garantilenmiş av ya da yiyecek karşısında duyulan haz duygusunu içeriyordu. Düşen bir insan, avlayıp yere düşürmüş olabileceğimiz bir hayvanı akla getirir. Her ani düşüşün kahkaha nedeni olmasının akla çaresizliği getirmesi ve bize istersek düşene av muamelesi yapabileceğimizi anımsatmasındandır. Üzerine gidip onu gerçekten yiyecek olsaydık, gülmezdik. Onu yemek yerine ona güleriz. Kahkaha, potansiyel yiyeceğimizin kaçması karşısında gösterdiğimiz tepkidir.
Reklam
Bu yüzden akranlarımın karşısında bir kahin gibi doğrulmaya cesaretim yok ve de onlara hiçbir avuntu sunmamış olduğum yakınması karşısında boynumu eğiyorum: çünkü en temelde tümünün istediği avuntudur - en vahşi devrimciler bunu en erdemli inançlılardan daha az tutkuyla istemezler.
Hani birine aşık olursun da onun dışında kiminle iletişim kursan hissettiğin tek şey "Ama bu, o değil." acısıdır ya. Karşındaki kişiyi değil, o'nun yokluğunu tecrübe edersin sadece iletişimde.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Evet" dedi, "çocuklar... Belki onlar..." Cümlesini tamamlamadı çünkü söyleyeceklerinin eskiliğine ve saçmalığına güldü. Kim bilir kaç bin yıldır insanın sadece çocuğundan umudu vardı? Sırf boyu bir metrenin altında diye dünyayı cennete çevireceğine inanılan kaç çocuğun başı "Sizler her şeyi değiştireceksiniz" cümlesi eşliğinde okşanmıştı? Hakan düşündü. Cümlesinin sonunu değiştirdi: "Belki onlar kendilerini bizden daha da kötü hissedecekler."
"Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki kendini sevdiklerinle savaşırken ve nefret ettiklerinle sevişirken bulursun.
Reklam
Okşayan elleri ısıranlar, tekmeleyen ayakları öperler.
Artık, kalıcılığa inanmak istiyordum. Değerlere, ilişkilere, insanlara. Ölümlü olmayan bir dünya vardı ve ben ona dahil olmak istiyordum. Çünkü hiçbir şeyin sonsuz, ölümsüz olmadığı düşüncesi beni tembel bir vahşi yapmıştı. Oysa sevgi, dostluk yüzlerce kuşak eskitecek kadar gençti hâlâ!
Hepsi kendimi kandırmak içindi. İçimde, en derinimde iyi bir insanın yattığına kendimi inandırmak içindi. Oysa ben, kelimenin tam anlamıyla bir bencildim. Dünyada yaşayan en bencil adam! Sadece kendimi düşünmüştüm bunca yıl. Hiçbir zaman değişmeye çalışmamıştım. Ailemin beni istedikleri yerde görme arzularını küçümsemiş, onların gerçekte neler hayal ettiklerini önemsememiştim. Tek bir çabam olmamıştı, beynimdeki sesleri susturmaya yönelik. Tek bir çabam yoktu, normal bir insan olmak uğruna harcadığım. Bütün idealleri aşağılama, bütün başarıları utanç verici rekabetlerin sonucu olarak görmem, sadece ve sadece sonsuz tembelliğim bencillğimden kaynaklanıyordu.
Sorarlarsa, "Ne iş yaptın bu dünyada?" diye, rahatça verebilirim yanıtını: "Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyarın arasına doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından..."
Bundan daha acı verecek olanı, kol ve bacaklarımın dört ayrı ata bağlanmışken birinin havaya ateş etmesi mi?
Reklam
Zaten Kinyas'ın doğal yeteneklerinden biri fahişeleri kendine âşık etmekti. Kinyas'ın yakışıklığı, kadınsı yüz düzgünlüğü fahişelere kendilerini hatırlatıyordu. Onunla sevişirken, bilinçaltlarında kendilerine yapılan sistematik ticari tecavüzün intikamını alıyorlardı.
Dinlemek ve inanmak en zorudur. Anlatmak ve uydurmaktan daha zor. Olağanüstü bir saflık ister.
O gece sabaha kadar konuştuk. Kimse kimseyi anlamıyordu. Herkes başka bir şey anlatıyordu. Ama yine de iyiydik. Zaten dillerden dökülen hikayeler o kadar farklıydı ki kimse fazla deşmiyordu konuşulanları.
"Üçüncü dünya ülkelerinde insanlar arabalarını, kamyonlarını boyarlar, üzerlerine resimler çizip, yazılar yazarlar. Çünkü Üçüncü Dünya ülkesi insanı bindiği makineyi icat etmemiştir. İcat etmediği için de yakın hissetmez kendini. Sahibi gibi görünmesi, karakter kazanıp kişileştirilmesi gerekir arabanın. Kullandığı her ithal makineye isim takıp sadece kendine has şekil ve yazılarla damgalaması, Üçüncü Dünya'nın asla yok olmayacağını gösterir. Birileri, sahip olduğu aleti boyamaktan vazgeçene kadar da yok olmaz!.. Kadın suratını boyar. Çünkü suratı kendisine değil, güzelliğini takdir edecek olan erkeğe aittir. Kimse kendi yarattığı bir boku boyamaz!.."
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.