Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda
Herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum
Çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında kimse
elini uzatmıyor
Bir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya boşalan
bir deniz gibi
Bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu.
Nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önüme
Alıp başımı duvarlara çarpıyor bu yollar
Gidip gelmelerim bu dar sokaklarda
İnsanların koşup dolduğu bu dar yapılarda
Bir kısır döngüye girmek için bütün çabalar
Biz bunun için mi geldik.
Erdem Beyazit
Enes b. Malik (r.anh) anlatıyor: Annem, beni Allah Resûlü'ne götürmüş ve: "Küçük hizmetkârınız efendim, ona hayır duada bulunun." diye takdim ve teslim etmişti. Efendimiz de: "Allah'ım ona çok mal ve evlat ver; onun ömrünü uzun kıl, günahlarını da mağfiret eyle." diye dua etti. Hakikaten ben kendi neslimden doksan sekiz (Bir rivayette yüz iki, diğer birinde ise yüz yirmi beş olarak geçer.) kişiyi defnettim. Senede iki kere mahsul aldım. Hayattan usanıncaya kadar da yaşadım. Şimdi ise, onun duasının dördüncü kısmını; yani günahlarımın affını ümit ediyorum.