Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Batuhan Kızılkaya

Şimdi içim, sanki herkesin çekip gittiği, tek başına hasta yattığın, düşüncelerin net ve metalik tıkırtılarını çok açık biçimde işittiğin bir ev gibi sessiz ve boş.
Reklam
Konuşmaya ne lüzum vardı? Bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.
Sayfa 146Kitabı okudu
Var olmak, arkaplanın parçası olmayı reddetmektir. Varlığınız hakkında hüküm verirken akıl sağlığınızı bile riske atmıyorsanız ne düşünüyorsunuzdur ne de varsınızdır.
Sayfa 310Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar, inkâr edilemez zekâlarına rağmen bu komedyayı ciddiye alıyorlar. Kötülük bunda zaten. Tabii acı çekiyorlar... Ama... hiç olmazsa yaşıyor, gerçek, düşsel olmayan bir hayat yaşıyorlar, çünkü hayat aslında acı demektir. Acısı olmasa zevki de olmazdı; her şey sonu gelmez bir övgü ayinine dönerdi; Kutsal, ama sıkıcı...
Sayfa 855Kitabı okudu
Dünya her yerde aynı: Çabalıyor ve çalışıyoruz, karşılığında ücretimizi alıyoruz ve seviniyoruz; ama bundan bana ne? Ben, yalnızca senin olduğun yerde huzur bulabilirim, yalnızca senin huzurunda acı çekmek ve sevinmek isterim. Ey göklerdeki Babam, gelsem beni kovar mısın?
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
İnsan soyu tek bir kalıptan çıkmadır. Çoğu, yaşayabilmek için günlerinin büyük bir bölümünü çalışarak geçirir ve özgürlük olarak artakalan zaman onları o kadar kaygılandırır ki, ondan kurtulmak için denemedik şey bırakmazlar. Ey insanın alınyazısı!
Aradaki bütün bağlar, ruhlar beraber olmadıktan sonra, ne ifade ederler? Senelerden beri hiç kimseye bir tek kelime söylemedim. Halbuki konuşmaya ne kadar muhtacım. Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir ?
Sayfa 155Kitabı okudu
İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtılar. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın hakiki ismi, "birtakım yabancılar beslemek"ti.
Sayfa 146Kitabı okudu
"Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?"
Yanında zayıf davranabileceğim kadar seviyor musun beni? Herkes gücü sever, ama sen beni zaaflarımla seviyor musun? Asıl sınav budur. Yitirebileceğim her şeyden arınmış olsam, yalnızca ömür boyu sahip olacağım şeyler için sever misin beni?
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
Varoluşumuzu izleyen bir başkası olmadığı sürece gerçekte varolmadığımız doğrudur belki de, söylediklerimizi anlayacak biri olmadan doğru dürüst konuşamayız, yani meselenin özüne inecek olursak, sevilmiyorsak, tam anlamıyla yaşıyor olamayız.
Sayfa 128Kitabı okudu
Aşırı ilgi duymadığımız kişileri baştan çıkarırken daha çok özgüven duymamız ve daha kolay başarmamız aşkın ironilerinden biridir; arzu yoğunlaştıkça kayıtsız görünmek gibi oyunları oynayamaz oluruz, ne kadar çok ilgi duyuyorsak, karşımızdaki kişide bulduğumuz mükemmeliyet o denli bir aşağılık duygusuna neden olur.
Herkes için böyledir bu: Evlenilir, biraz daha sevilir, çalışılır. Sevmeyi unutana kadar çalışılır.
Bir insandan haksız yere şüphe etmek en korkunç şeydir. Aldanmak pahasına da olsa bunu yapmamalı.
Sayfa 173Kitabı okudu
Birbirimize rastlamadan evvelki hayatlarımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş... Ne aradığımızı bilmeden aramak... Şimdi içim rahat, aradığını bulan ve başka bir şey istemeyen biri gibi sükûnet içindeyim...
Sayfa 109Kitabı okudu
Ölümden sonra yaşam olmamasını umarak dua etti. Sonra dua etmenin bu arzuyla çelişkili olduğunu fark etti ve yalnızca ummakla yetindi.
Reklam
Eskiden beri ileri sürüldüğü gibi, Evren tedirgin edici büyüklükte bir yerdir ve pek çok kişi sakin bir hayat uğruna bu gerçeği görmezden gelmeye meyillidir.
Yol daima ayaklarınızın altında, Rüzgâr daima arkanızda olsun.
Sayfa 493Kitabı okudu