Sınıflara bölünmüş bir toplum. Alfa, beta, omega, epsilon her tabaka olduğu yerde mutlu. Fabrikalarda aynı yumurtadan kopyalanmış işçiler. Gece vardiyası bitince Soma alıp dünyanın tadını çıkarıyorlar. Bebeklerin kaderi daha cenin değilken belirleniyor. Bunun için gelişmiş bir kuluçka şartlandırma merkezi var. Zaten merkezin içindeki bebeklerin geçmesi gereken tarifleri okuduğunuzda Ford'un T bandı direk gözünüzün onune geliyor. Bu yeni dünyanın tanrısı Ford ve sembolü de T. Hristiyanlığın sembölündeki acı ve çarmığa gerilen İsa'ya bu dünyada ihtiyaç kalmamıştır. Anne kavramı ortadan kalkmış, bebekler tüplerde yetişmektedir. Acı mı çekiyorsun, kafan mı karışık sadece Soma kullanman yeterli. O seni uçuşa geçiriyor. Vahşiler var sınırın ötesinde her distopya da olduğu gibi. Sınırın ötesindeki yabani, vahşi, pagan, hastalık, suç, kaos. Bebekler henüz tüpteyken geliştirilen şartlandırma teknikleriyle gelecekte maksimum tüketim yapacak şekilde doğuyorlar. Birine ait ve aşık olmak yok, herkes zaten herkese aittir. Yetişkinlik çağına kadar kulaklarında fısıltı şeklinde bu yeni cesur dünyanın şartlandırmaları onların bilinçlerine kazınıyor. 1984 ün tersi şekilde burada baskı ve şiddetin yerini yumuşak güç alıyor. Hazla ve mutlulukla geçen hayatlar. Bu kitaptan sonra Gattaca filmini izlemenizi öneririm. Yazarın hayalgücü ve yaptığı göndermelere hayran olmamak elde değil. Keşke bugünlerde bizde Soma atıp her şeyi unutup biraz hayatın tadını çıkarabilseydik. Kısaca mükemmel bir distopya 1984 gibi.
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,1bin okunma
Vesikalı Yurttaş, Lyon'un kimlik belgeleri, kartları üzerine yaptığı bir çalışmadır. Kimliklendirmenin ne anlama geldiğini ve bu kartların uluslararası düzeyde geçirdiği benzerlikler ve farklılıkları örneklerle açıklamaktadır. Örneğin IBM şirketinin Nazilere verdiği delikli kart teknolojisi, Avrupalı bazı ülkelerin Afrika sömürgelerinde
Barış Özcan, kitabın başlangıcındaki omega ekibinin hikayesini video halinde sunmuştu. Kitabı kaynak göstererek. Sonradan bu yapay zeka kontrolden çıkma eğilimi gösteriyor. Kendi iradesine kavuşunca bunun diger ağlardan beslenmesini durduruyorlar filan. Başlangıçta gerçek mi, değil mi afallıyorsun. Kitapta yapay zeka, genel yapay zeka, süper yapay zeka konularının çeşitli senaryoları bulunuyor. Bir çoğunda tabii ki kötü gelecek beklentisi bulunmakta. Bu teknolojilerin devletlerin eline geçmesi, kötü gruplar tarafından kullanımı ve tabii ki kendi iradesi olan bir genel yapay zeka neler yapabilir gibi. Alıntı yapmak için güzel bir kitap. Ben okurken zevk aldım. Konuya ilgiliyseniz okursanız kazandırır, kaybettirmez.
Tekrara ve rutine dayalı işlerin insansız olarak devam edeceğini bırakın günümüzde nitelikli olarak gördüğümüz işlerin bile tehlikede olduğunun sinyallerini vermektedir. Yeni dönemin şirketleri endüstri 5.0 birlikte daha az insana ihtiyaç duymaktadır. Otomasyon, yapay zeka, yazılımlar ve robotlar şirketlerin daha az insanla daha fazla paracık ihtiyacını karşılayacaktır. Kitapta aşcı robotlardan, duvar ören robotlara, depolarda çalışan robotlara, haber yazan, insansız araba, yapay zeka otelleri... gibi örneklerle doludur. Okuması oldukça eğlendiricidir ama iş arıyorsanız moral bozabilir!
Günümüzde en popüler tartışma alanlarından biri olan mahremiyet konusunda güzel bir çalışmadır. Kapitalizm öncesinde insanlar mahremiyet hakkında bilgi sahibi bile değildi. Postmodernizmle birlikte, bedenin yeniden inşaasıyla özel alan ve kamusal alan birbirine karışıyor. Kendini ifa etme, yalnızlık, sesini duyurma derken giderek daha çok yalnızlaştıkça hayatını da o derece kendi rızanla paylaşıyorsun. İstihbarat, hacker, diger kullanıcılar, şirketler derken gözetim küreselleşmektedir. Omniscene diye bir dizi var umarım oraya gitmeyiz. Hem gözetlenmekten rahatsız oluyoruz hem de kendimizi gözetimin olmadığı yerlerde tekinsiz hissediyoruz. İlgiliyseniz konuyla, mutlaka okumanız gereken bir kitaptır.
MahremiyetEirik Løkke · Koç Üniversitesi Yayınları · 201894 okunma