Beni boydan boya kaplayan bir nehirdir zaman, ama o nehir de ben’im; zaman beni mahveden kaplandır, ama o kaplan da ben’im; beni tüketen ateştir zaman, ama o ateş de ben’im. Ne yazık ki dünya gerçek; ben de ne yazık ki, Borges’im.”
Bu böyle devam edip gitmelidir Turnam,
Bütün yaratılmışlara selâm salmalı, selâm almalı
İyi günlerden, kötü yıllardan, bahardan
Gecelerin peşinde kaybolmuş diyarlardan..
Ah! Şimdi şu sensiz gecemde bana:
-Turgut, kalk gedelim.- diyen bir dost olmalı…” (Bir Sessiz Geceden Turnam… s.47)
Modern İran Edebiyatının babası modern öykücülüğün öncüsü, Doğunun Kafkası , hikâyeci, romancı, halkbilimci, oyun yazarı, denemeci, araştırmacı, çevirmen ve ressam olan Sâdık Hidayet
Farsçayı Çağdaş Edebiyat alanına sokan ilk isimdir.
Hem Doğu hem Batı etkisinde kalan Sâdık Hidâyet, eserlerini Farsça’ya çevirdiği Çehov Anton Pavloviç ve Franz
“Kırk yıl cevap almasan benden, gene yaz…”
…
“Dünya dünya olalı kimselerin benim gibi sevdiğini ve sevebileceğini sanmıyorum. İnandığım en kesin gerçek bu canım.”
Dönem şairlerinin aşkı büyük olur ama Ahmed Arif’in Leyla Erbil’e duyduğu aşk bir başka; çok daha derin!
Aşkının karşılığını alamamış, Leyla Erbil onun aşkını dost olarak cevaplamış