Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Orhan Demir

Orhan Demir
@Dmrorhn
“ Rengarenk dünyada bir adam gezer, Ne zengin ne fakir ne mümin ne zındık, Hiçbir gerçeğe dalkavukluk etmez, Hiçbir yasayı tanımaz… Cesur ve üzgün… Bu alacalı dünyada kimdir bu adam ? ” Ömer Hayyam
Mühendis
İstanbul
9 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Yalnızlık
Çünkü insan yalnızken katettiği yollardan ne zaman geri dönse yeni bir haber getirir
Reklam
Attila İlhan
Aysel git başımdan ben sana göre değilim Ölümüm birden olacak seziyorum Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Aysel git başımdan istemiyorum Attila İlhan
Attila İlhan
Attila İlhan
Yalnızlığım Kirlenmemiş tek şeyim Pırıl pırıl ilk günki gibi Benimle yalnızlığımı paylaşır mısın ?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yalnızlık Paylaşılmaz
Yalnızlık, yaşamda bir an, Hep yeniden başlayan… Dışından anlaşılmaz. Ya da kocaman bir yalan, Kaçtıkça kovalayan… Paylaşılmaz. Bir düşünde seni bana ayıran Yalnızlık Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Özdemir Asaf
Özdemir Asaf
Nazım Hikmet
En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin, biri o, biri ötekisi.. Düşmanımdır ikisi.. Sana gelince... Yazıyorsun..
Reklam
Nesîmî
Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
yine memleketimin üstüne söylenmiştir
Memleketim, memleketim, memleketim,  ne kasketim kaldı senin ora işi  ne yollarını taşımış ayakkabım,  son mintanım da sırtımda paralandı çoktan,  şile bezindendi.  Sen şimdi yalnız saçımın akında,  enfarktinda yüreğimin,  alnımın çizgilerindesin memleketim,  memleketim,  memleketim...
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet
Bu sıcaklarda seni düşünüyorum  çıplaklığını  boynunu bileklerini  minderde ak bir kuş gibi yatan ayağını  senin söylediklerini. 
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Olur mu anımsamamak Onaltıncı Louis'yi 14 Temmuz 1789 akşamı, Louis, Şöyle yazmamış mıydı defterine: "Bugün kayda değer bir şey yok.."
Cemal Süreya
Cemal Süreya
Ayrılık Sevdaya Dahil
Yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
Attila İlhan
Attila İlhan
Reklam
Mendilimde Kan Sesleri
İnsan yaşadığı yere benzer  O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer  Suyunda yüzen balığa  Toprağını iten çiçeğe  Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine  Konyanın beyaz  Antebin kırmızı düzlüğüne benzer  Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir  Denize benzer ki dalgalıdır bakışları  Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına  Öylesine benzer ki  Ve avlularına  (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)  Ve sözlerine   (Yani bir cep aynası alım-satımına belki)  Ve bir gün birinin adres sormasına benzer  Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne  Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına  Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına  Minibüslerine, gecekondularına  Hasretine, yalanına benzer
Edip Cansever
Edip Cansever
Nazım Hikmet
Yüzünü hiç görmedim ve görmeyeceğim, Adımı duymadın ve hiç duymayacaksın. Aramızda denizler, dağlar, Benim kahrolası aczim Ve “Ademi Müdahale Komitesi” var. Ben ne senin yanına gelebilir, Ne sana bir kasa kurşun, Bir sandık taze yumurta, Bir çift yün çorap gönderebilirim. Halbuki biliyorum, Bu soğuk karlı havalarda İki çıplak çocuk gibi üşümektedir Madrid kapısını bekleyen ıslak ayakların. Biliyorum, Ne kadar büyük, ne kadar güzel şey varsa, İnsanoğulları daha ne kadar büyük Ne kadar güzel şey yaratacaklarsa, Yani o korkunç hasreti, daüssılası içimin Güzel gözlerindedir Madrid kapısındaki nöbetçimin. Ve ben ne yarın, ne dün, ne bu akşam Onu sevmekten başka bir şey yapamam.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Her insanın binbir maskesi, altındada iki yüzü vardır. Her insan hem avcı hem kurbandır, hem masum hem canavardır. Ne zaman geçer bilinmez birinden diğerine. Mesele insanın ne zaman masumdan canavara geçtiği değildir; ne olursa olsun geçtiğidir.
Nazım Hikmet
Ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.  Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.  Yazık.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Edip Cansever
Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı Vaktinde anlamanın sevinci mi Ya da biraz geç kalmanın O gereksiz tedirginliği mi Hangisi Ama belli ki sonundayız her şeyin En sonunda.
Edip Cansever
Edip Cansever
Sunay Akın
Çocuğunu asma köprüde sallayan bir annedir İstanbul ki onun içi süt dolu biberonudur Kız Kulesi soğusun diye suya tutulan
Sunay Akın
Sunay Akın
Reklam
Harun Tolga Peker
Sana göre aşk; Geceleri, uzun namlulu caddeler de, çırılçıplak yalnızlığa otostop çekmekti. Ve; Sana göre ben; geceleri yalnızlığa giden tek taksiydim...
Nazım Hikmet
Sonra, şu on yıldan bu yana  benim, fakir milletime ikram edebildiğim  bir tek elmam var elimde, doktor,  bir kırmızı elma:  kalbim… 
Küçük anne, kelepir kız, Bir şey söyle bana, Bana bir laf et ki binlerce, Onbinlerce görüntü anlatamasın. Genceli Nizami'nin dediği gibi Taşı onunla yıkasalar Üzerinde akik biter, Bakışların ki.. İkinci bir parıltı var senin bakışlarında Keşke yalnız bunun için....
Cemal Süreya
Cemal Süreya
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde, Bir yanlışı düzeltircesine açmış; Gelmiş ta ağzımın kenarında Konuşur durur. Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, Güverteleri uçtan uca orman; Aldım çiçeğimi şurama bastım, Bastım ki yalnızlığımmış. Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni Keşke yalnız bunun için....
Cemal Süreya
Cemal Süreya
Nazım Hikmet
Bakıyorum geceye demirlerden  ve iman tahtamın üstündeki korkunç baskıya rağmen  kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor.
Nazım Hikmet
Ne maveradan ses duymak, ne satırların nescine koymak o "anlaşılmayan şeyi", ne bir kuyumcu merakıyla işlemek kafiyeyi, ne güzel laf, ne derin kelam... Çok şükür hepsinin hepsinin üstündeyim bu akşam.