Edebiyat öğretmeni annem onun hakkında yazdığım bu kitabı okuyunca ne düşünecekti.
Kendisini yücelttiğim için beni suçlayacak mı? Satır aralarını okumayı bilecek bu kitabın bir ilanı aşk olduğunu, öğretmenimizin Anneler Günü için dikte ettiği övgü sözleri hariç, onu sevdiğimi asla söylemeyen benim hatamı telafi ettiğimi anlayabilecek mi?
Bunu onu yeniden yaşatmak için yazdığımı anlayabilecek mi?
Çünkü onu özlediğimi...
Annem bana okuduğu kitaplardan postayla alıntılar yollardı Romain Gary'ninkini hiç unutmayacağım; "Anneme yaptığı kötülük içib Tanrı'yı asla bağışlamayacağım"
Paris yolculuğunda annemle başımıza birkaç terslik geldi. Vardığımızda "bende bir terslik var" diyecekti. Hayatımın en büyük şansı olduğundan haberi yoktu. Bunu ona söylemeye cesaret edemedim, o bana hislerimi bastırmayı öğretmişti.
Sana aldığım duvar saati ne yapsam çalışmıyor. Kurdum, düzelttim, anlamıyorum. Belki de neşeli bir şekilde çaldığı için çalmaya cesaret edemiyor ya da belki sen gittiğinden beri zamanı göstermek ilgisini çekmiyor çünkü vakit çok yavaş geçiyor 12 Kasım'dan beri günler daha uzun..
Işıl ışıl Sylvie öldüğünden, sönüp gittiğinden beri ev oldukça karanlık, yarı gölgede yaşıyorum. Ne kadar ampul değiştirsem, ne kadar güçlülerini koysam değişmiyor, sürekli karanlık.
Ağyarı sürüp gönlüm evin halvet idindüm
Tâ kim gele ol yâr ona mihmân ola bir gün
-Günümüz Türkçesi; Bir gün o sevgili gelsin de misafir olsun diye yabancıları çıkarıp gönül evimi bomboş bıraktım.
Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim...
Fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten çekinirdim