"Denizde yüzmeye olan büyük bir gemiyi hayal edin. Hareket halinde olan gemi,önünde kuvvetli bir akıntı oluşturmaktadır. Bu akıntının gemiyi arkasından sürüklediğini söyleyecek birileri çıkar mı? Herkes akintiyı geminin yarattığını ve ileriye doğru hareket ettirdiginin farkındadır. Burada itici güç gemidir,akıntı ise yüzmekte olan geminin gücünü yansıtan bir sonuçtur.
Halkların gelişimide bu şekildedir. İçinde hareket gücünün ortaya çıkararak,artmaya başladığını hissettiği an halk ileriye doğru hareketlenecek, kendisi yürüyecek, önündeki akıntıyida iterek hareket ettiricektir.Halk,kendi içerisinden,onun istek ve duygularına tercüman olacak önderler çıkaracaktır."
Öncelikle yazıma stefan zweig’i överek başlamak istiyorum çünkü gerçekten hayatımda böyle bir betimleme görmedim irene karakterinin yaşadığı o içsel bunalımı o kadar iyi geçiriyorki okura ben yaşadım ireneyle birlikte herşeyi. Dil ve anlatım zaten olağanüstü!....
İrene; iki çocuk annesi ve başarılı bir avukatın karısı başrol olarak karşımıza