Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emir Ruşen

Emir Ruşen
@EmirRusen
Üsküdar, İstanbul
4 Kasım 1999
65 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
Genel olarak sekter radikalizm çok incinmek ve berbat bir durumda olmaktan kaynaklanan tepki. Gerçek düşman egemen düzen ama o, dev çorba kazanına karışıp izini kaybettirince, bizler de birbirimizi düşman olarak görmeye başlıyoruz. Kendimizi de düşman olarak görüyoruz. Bu aslında kusur arayışı... neredeyse her yerde, her şeyde kusur arayışı. E tabii bu kusur bulunduğunda da bir şeyler yapmak gerekir: birine anlatmak, kişiyi zorlamak, baskı altına almak ya da eksikliği gidererek onu bir bütünlüğe kavuşturmaya çalışmak. O yüzden, biraz garip olacak ama, sekter radikalizmi sürdüren şeyin iyileşme arzusu olduğunu öne süreceğim. Öte yandan ortaya çıkan sonuç tam tersi olur. Sekter radikalizmin etkisiyle kişi kendini paramparça eder. topluluklar daha da parçalanır ve bu böyle gider. Sürekli sıkıntı içinde olanlarımız için bu çelişki tanıdık gelecektir. Dışarıdan belirlenmiş olan ve aralıksız olarak dayatılan standartlarla her şey bir yönüyle eksik hale gelir, her türlü zorlayıcı tepki haklı görünebilir. Ve sonsuz bir döngü başlar: Hiç kimse ve hiçbir şey yeterince iyi değildir ve bu paranoyak tutum; keşfetme, iyileştirme ve olumlama becerilerimize zarar verir.
İletişim Yayınları
Reklam
Emir Ruşen
@EmirRusen·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Özgürlük ve Nörobiyoloji
Özgürlük ve NörobiyolojiJohn R. Searle
7.7/10 · 11 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
240 syf.
·
Puan vermedi
Gösteri Toplumu
Gösteri ToplumuGuy Debord
8.3/10 · 883 okunma
243 syf.
·
Puan vermedi
Korku Kültürü
Korku KültürüFrank Furedi
8.3/10 · 100 okunma
Reklam
Çağrı kültürünü bu denli toksik hale getiren şey onun yaygınlığı değil, doğası ve sergileniş biçimidir. Özellikle Twitter ve Facebook gibi buluşma alanlarında biriyle ilgili bir açıklamada bulunmak, sadece iki kişi arasındaki özel bir paylaşım olarak düşünülemez: İnsanların ne kadar ince bir zekâya sahip olduklarını ya da ne kadar sıkı politika yaptıklarını gösterdikleri bir yerde, böyle bir paylaşım kamusal bir performanstır. Hakikaten de bazen, performansın kendisi, çağrının içeriğinden daha önemli hale gelebilir. Çağrı kültürü nihayetinde, suç ve ceza konusunda özel cezaevi politikasından öğrendiğimiz şeyin bir yansımasıdır: Kişileri çok katmanlı hikâyelere ve tarihlere sahip insanlar olarak görüp onlarla etkileşime geçmek yerine, onları uzaklaştırmak ve gözden çıkarmak. Sadece çağrı kültüründe değil, özgürlükçü topluluklarda da kimin içerde kimin dışarda olacağıyla ilgili sınırları denetleyen ve belirleyen ılık bir totaliter dip akıntının olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Bu sınır sıklıkla, uygun dil ve terminolojinin, sürekli değişen ve yetişmenin olanaksız olduğu bir dil ve terminolojinin kullanımıyla inşa edilir. Böyle bir çerçevede, en azından bazı zamanlarda hata yapmamak imkânsızdır. Çağrı kültürü bu bulaşıcı performansıyla korku, utanç ve kendini üstün görme iklimini harekete geçirir ve yaygınlaştırır.
İletişim Yayınları
Liberal ahlak, ardı sıra düzenlemelerle ve mücadeleleri ehlileştirerek toplumsal hareketlere sızar. Haysiyetin dönüştürücũ gücünün yerine ahlâki öfkeyi ve ahlâki öfkenin içerdiği utancı ve kendini üstün görme eğilimini koyar. Öfkeyi, nefreti ve yıkımı, şiddetsizliği bir taktikten ziyade ahlaki bir zorunluluğa dönüştürerek patalojikleştirir. Bu tıpkı, elinde silah varken size sakin olmanızı söyleyen polisin ahlakına; eylemler şiddete dönüştüğü anda verdiği "destek" bir anda buharlaşıveren sempatizanların ahlakına; oy kullanmanızı, kullanmıyorsanız da şikâyet etmeye hakkınız olmadığını söyleyen vatandaşın ahlakına benzer. Bir mücadelede yer alan insanlara sürekli olarak, saygı görmek ve dinlenilmek isteniyorlarsa izlemeleri gereken "doğru" yolun ne olduğu anlatılır durur. Şiddet ve baskı üzerine yapılan sohbetler, sıklıkla, bireysel duygularla ve beyazların hislerinin Siyahların yaşamlarından daha önemli olduğu güç ilişkilerinin ortadan kaldırılmasına ilişkin anlatılarla gündeminden saptırılır.
İletişim Yayınları
Politika görünürlük saplantısı ve sekterliğin hâkim olduğu bir dünyada yapıldığında, sayılmayan ve asla sayıya dökülemeyecek olan şeylerle dolu çok geniş bir alan oluşur: İnsanların kimse onlara bakmadığında yaptığı mucizevi şeylerle, sessizce ve fark ettirmeden birbirlerine sundukları desteklerle, farklı yaşam ve mücadele biçimleriyle olan
İletişim Yayınları
Radikal alanların, hareketlerin ve ortamların çoğunda dolaşımda olan, güçlerini içeriden baltalayan bir şey var: Kendini diğerlerinden daha radikal hissetmenin memnuniyeti ve. yeterince radikal olmamanın üzüntüsü; yeni gelişmeleri ölü kategorilere ayırmanın kederli konforu; kişinin kendisinin ve başkalarının yaptığı hatalara karşı tetikte olması; beğeni alındığında modun yükseldiği, görmezden gelindiğinde modun düştüğü sosyal medyadaki endişeli hal; yeni bir şeyle karşılaşıldığında hissedilen şüphe ve hınç ve meraklı olmanın saftiriklik olarak algılanması, buna karşın küçümsemenin sorun olarak görülmemesi. Bu olgunun belirli zamanlarda ortaya çıktığını fark ederiz; belirli bir şekilde davranmamız, nefretimizi doğru şeylere yöneltmemiz ve doğru adımlar atmamız konusunda bir gereksinim hissettiğimiz zamanlarda. Hepsinden önemlisi bu olgu; farklılığa, meraka, açıklığa ve deneyimlemeye düşmandır.
İletişim Yayınları
1.136 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.