Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Emre Baştuğ

Emre Baştuğ
@EmreBastug
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Charlotte Perkins Gilman, ortaya koyduğu feminist ütopyasında zamanının ötesinde bir düşünce dünyasına sahip olduğunu kanıtlıyor. 1915 yılında tefrika edilen Kadınlar Ülkesi'nde, günümüz problemlerinin farklı çözümleri ele alınıyor ve tartışılıyor. Sadece kadınların yaşadığı, tamamen erdemli ve sevgi dolu bir dünyanın ele alınışının dışında eğitim, annelik, doğa, aidiyet gibi kavramların da ele alınıp eleştirildiğini görüyoruz. Kitapta Gilman, dönemin Amerikası ile kendi zihninde oluşturduğu Kadınlar Ülkesi'nin değerlerini karakterler üzerinden karşılaştırarak geniş bir eleştiri ortaya koyuyor. Kadınların bulundukları konum ve aslında bulunmaları gerektiği konum bu noktalarda çok iyi ifade ediliyor. Kadınlar Ülkesi'ni sadece kadın-erkek ayrımı olarak okumak bence yeterli olmayacaktır. Bence başarılı bir yönetim ile başarısız bir yönetimin de ne denli farklı sonuçlar doğurduğunu göstermesi açısından da başarılı bir kitap. Eğitim, doğa gibi evrensel değerlerin de nasıl maksimum verimle ele alınması gerektiğini örneklendiriyor Gilman. Bebeklerin ve çocukların "eğitim" denilen "zihne zorla yedirme" uygulamasından uzak yetiştiği bu ülkede okul kavramı yok çünkü yaşadıklari her ortam beyinlerini ve kişiliklerini bireysel farklılıkları göz önünde bulundurularak geliştirmeye uygun hale getirilmiş. Eğitimi bir şart halinde değil bir yaşam biçimi olarak uygulamışlar bu ülkede. Kolektif bir yaşam biçiminin, saygının, sevginin, kutsal anneliğin ne demek olduğunu kadın zarafetiyle ele almış yazar. Okurken hiç sıkılmadım, su gibi akıp gitti.
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812bin okunma
Reklam
110 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Üç Damla Kan, tıpkı adı gibi kan, kasvet, kötülük barındıran öykülerden oluşuyor. İran edebiyatının modernizm öncüsü ve Kör Baykuş'un yazarı Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş kadar kasvetli bir ortam oluşturuyor öykülerinde. Yaşadığı dönemde kadın algısı, din algısı, kadın-erkek ilişkileri gibi durumları tüm gerçekliğiyle ortaya koyuyor. Okurken ilişkiler arasındaki yaş farkını, damızlık olarak görülen kadınların ikinci bir kadın tarafından geri plana atılmasıyla canavarlaşmasını, çocuğu olarak baktığı kızlara aynı zamanda "kadın" olarak bakan erkekleri tüm çıplaklığıyla örneklendiriyor Sâdık Hidâyet. İnsan bir yandan bu öyküleri okurken "nasıl" ve "neden" diye sorguluyor. Diğer yandan gericiliğin kötülüğünü görüp ibret alıyor. Bu yönden öykülerdeki kasvet ve ahlâki çirkinlik kişiyi bilinçlendirdigi ve İran'ın geçmişinin perspektifini sunduğu gibi Sâdık Hidâyet'in üslubunun inanılmaz güzelliği öyküleri okunması keyifli hâle getiriyor. Kör Baykuş'u okuduğumda nasıp etkilendiysem, Üç Damla Kan'da da aynı duyguları yaşadım. Sâdık Hidâyet ne yazsa okunur hâlde benim için. Beni en etkileyen öykü "Af Talebi" oldu. İyi Okumalar
Üç Damla Kan
Üç Damla KanSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20231,317 okunma
160 syf.
5/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Tiamat
İhsan Oktay Anar, hocalarımın sıkça övgüyle bahsettiği bir yazar. Eminim akademik olarak gerçekten önemli biridir. Tiamat, konusu bakımından ilgi çekici olsa da üslup bakımından benim tercih edeceğim romanlar arasında yer almıyor. Bir kitabı okurken kitabın su gibi akmasını sağlayan en önemli unsur bana göre dilidir. Eğer bir kitabı okurken sürekli sözlüğe bakma, adı geçen terimleri araştırma uğraşına giriyorsam o kitap benim için edebi zevk vermekten uzaklaşmış demektir. Şimdi diyeceksiniz ki roman şimdiki zamanda geçmiyor, bu kadar eski kelime kullanılması normal. Hayır ben buna katılmıyorum, anlatıcı anlatacaklarını daha açık şekilde, söz oyunlarına, betimlemelere daha az yer vererek de gayet iyi anlatabilirdi. Uzun ve anlaşılması zor, okuru bir cümle geriye iten anlatımlar yazarı bir dehâ haline getirmiyor bana göre. Kısacası elimde sürünen bir kitap oldu diyebilirim. Sadelik her şeydir. Not: İhsan Oktay Anar'ın yazımını beğenmeyen herkes neden "kitabın derinliğini anlamamışsın, felsefi yönü ağır basıyor vs." gibi dönütler alıyor anlamıyorum. Felsefi yönü ağır basan kitap okumak isteseydim de ilk kaynağım İhsan Oktay Anar olmazdı.
Tiamat
Tiamatİhsan Oktay Anar · Everest Yayınları · 20223,944 okunma