Bay E

Bay E
@Emresrfl
Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz Biçim veremediğimiz şeylerin Biçimini alıyoruz.
Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği
22 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
İnsanın içine girdiği her bütünün sonsuzluk taşıdığını; bu bütünün içinde başka bir bütün bulunursa, bunun da bir sonsuzluk içerdiğini; insanın açıklayamadığı zaman sonsuz kavramına geldiğini - yani sonsuzu hissetmenin en büyük zayıflıklardan biri olduğunu, sonradan öğrendim. Siz de şimdi öğreniyorsunuz.
Sayfa 12 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bay E
Bir kitabı okumaya başladı
Kambur
KamburŞule Gürbüz
7.6/10 · 6bin okunma
Fikret’in adını aldığı şairi merak etmiştim. Hani Fikret’in babasının şiirlerini sevip de benim Fikretime adını koyduğu şair. Elimde ne kadar kitap varsa resimlerine baktım. Bulamadım. Sonra anneanneme sormak geldi aklıma. Anneannem Tevfik Fikret’i çıkaramadı. Almancı Nebahat’ın bir oğlu vardı. Adı Fikret miydi neydi, diye merak etmeye başladı.
Sayfa 31 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonra genç kızlar gelir. Her birindeki boyayı hesaba vursan, kaç binanın duvarına yeter. O kadar çok süslenirler de bilmezler ki mahcup bir gülümseme kadar güzel süs daha verilmemiştir kadın kısmına. Benim bildiğim, bellediğim budur.
Sayfa 15 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Bay E
Bir kitabı okumaya başladı
Ağlaya Ağlaya Öldük Anam Bacım
Ağlaya Ağlaya Öldük Anam BacımMustafa Çiftci
8.1/10 · 445 okunma
Reklam
520 syf.
·
Puan vermedi
·
249 günde okudu
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk
8.1/10 · 41bin okunma
Füsun’un fotoğrafını aşkla öptü ve ceketinin göğüs cebine dikkatle yerleştirdi. Sonra bana zaferle gülümsedi. “Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım.”
Sayfa 495 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“Müzemizi gezenler, bir gün bizim hikâyemizi öğrenecek ve Füsun’un nasıl biri olduğunu zaten hissedecekler Orhan Bey,” dedi. Hemen içmeye başlamıştık ve onunla içmek artık çok hoşuma gidiyordu. “Vitrin vitrin, kutu kutu, bütün bu eşyalara bakarken, ziyaretçiler sekiz yıl boyunca akşam yemeklerinde Füsun’u nasıl seyrettiğimi, onun elini, kolunu, gülümseyişini, saçlarının kıvrımını, içtiği sigaranın izmaritini ezişine, kaşlarını çatışına, gülümseyişine, mendillerine, tokalarına, ayakkabılarına, elinde tuttuğu kaşığa, her şeyine ne kadar dikkat ettiğimi (‘Ama küpelerine dikkat etmemişsiniz, Kemal Bey’, demedim) görünce, aşkın büyük bir dikkat, büyük bir şefkat olduğunu hissedecekler…
Sayfa 488 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Altı hafta sonra bana yürüyüş terapisi yaptırdılar. Yürümeyi yeniden öğrenmek, hayata yeniden başlamak gibi bir duyguydu. Bu yeni hayatımda Füsun’u her zaman düşünüyordum. Ama Füsun’u düşünmek, gelecekle, eskiden olduğu içimdeki istekle ilgili bir şey değildi; Füsun yavaş yavaş artık geçmişle ve hatıralarla ilgili bir hayal oluyordu. Bu çok üzücüydü ve artık onun için acı çekmek, onu istemek anlamında değil, kendime acımak anlamına geliyordu. Müze fikrini de; düşünmek ile hatırlamak, kaybetme acısı ile kaybetmenin anlamı arasındaki bu noktalarda vardım.
Sayfa 458 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Sonu mutlu biten bütün aşk hikâyeleri, birkaç cümleden fazlasını hak etmez zaten!
Sayfa 439 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Peki, trafik nedir?” Daha önceden sık sık işittiğim cevabı ezberden kekelerdim: “Trafik, yayaların ve hayvanların…” “Arada ‘ve’ yok,” derdi Füsun. “Trafik, yayaların, hayvanların, taşıtlarla müteharrik makinelerin ve lastik tekerlekli traktörlerin karayolu üzerindeki hal ve hareketleridir.” Bu soru-cevap usulünü sever, ortaokul yıllarını, hepsi ezbere dayanan dersleri, üzerinde “hal ve gidiş” notu olan karnelerimizi hatırlamak hoşuma gider ve neşelenerek Füsun’a bir soru da ben sorardım. “Aşk nedir?” “Neymiş?” “Aşk, Füsun karayolları, kaldırımlar, evler, bahçeler ve odalarda gezinirken ve çay bahçelerinde, lokantalarda ve akşam yemeği sofrasında otururken, ona bakan Kemal’in duyduğu bağlılık duygusuna verilen addır.” “Hmmm… güzel cevap,” derdi Füsun. “Beni görmediğin zaman aşk olmuyor mu?” “O zaman fena bir takıntı, bir hastalık oluyor.”
Sayfa 405 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Kırık Hayatlar’ın çekildiği günlerde akşam saat yedi civarında, hava kararmadan az önce, Peri Sineması’ndan Çukurcuma’ya doğru yürürken, bazan o anda yaşamakta olduğum hayat parçacığını aslında daha önce yaşamış olduğum duygusuna kapılırdım. Tamı tamına aynısını bir kere daha yaşayacağım o ilk hayatta çok büyük mutsuzluklar da yoktu, çok büyük mutluluklar da. Ama bu birinci hayatın bana ağır gelen, içimi karartan bir kederi vardı… Galiba hikâyenin sonunu gördüğüm ve beni büyük zaferlerin de, büyük mutlulukların da beklemediğini bildiğim için. Füsun’a âşık olduğum altı yılın sonunda hayatın bir ucu açık, eğlenceli bir serüven olduğunu düşünen birinden, hayata küskün, içine kapanık, kederli bir adama dönüşmek üzereydim. Hayatta artık bir şey olmayacak duygusu üzerime yavaş yavaş çöküyordu.
Sayfa 369 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Çünkü aşk verdiği ıstırap ile ruhumu bir yandan terbiye ediyor ve beni daha olgun bir adam yapıyordu, ama diğer yandan da aklıma bütünüyle el koyarak, olgunluğun verdiği mantığı kullanmama çok az izin veriyordu. Benim gibi uzun bir süre ve yıkıcı bir şekilde âşık olmuş birisi, yanlış olduğunu bildiği bir mantığı, bir hareketi, sonunun hüsran olacağını bile bile sürdürmeye devam eder, zaman geçtikçe yaptıklarının yanlış olduğunu daha da açık görür. Bu durumda, insanoğlunun üzerinde durmadığı ilginç şey, mantığımızın en kötü günde bile hiç susmaması, tutkunun gücüne karşı çıkmasa da, yaptıklarımızın çoğunun aslında aşkımızı ve acımızı artırmaktan başka bir sonuç vermeyeceğini dürüstlükle ve acımasızlıkla bize fısıldamasıdır.
Sayfa 215 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ne Yaptın “Sen” virane kalbime ne yaptın? Bak, divane aşkıma ne yaptın? İpeğin içinde rahatlığa alışmıştım Sen “kelebek” kanadıma ne yaptın? Gözünün kadehinden içmeden sarhoş oldum Baygınım, meyhanemi ne yaptın? Meğer yaslanmaya layık değilmişim Sen omuzumdaki hasreti ne yaptın? Beni yordun ve sen yorgun gittin . Sefere çıkan, sen evime ne yaptın? Dünyam, senin ağlama yağmuruna bulandı… Sarayımın çatısına ne yaptın? Şair: Dr. Afshin Yadollahi
104 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kendimden Biri Değilim
Kendimden Biri DeğilimVeysi Erdoğan
9.5/10 · 29 okunma
Resim