Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enes

Antik tarihin büyük bölümünde, bir hükümdar aynı zamanda bir tanrı olarak görülmüştür. Bu, firavunun tanrılar ile insanlar arasın da aracı görevi görmesinin beklendiği Antik Mısır örneğinde faz- lasıyla aşikardır ancak pek çok başka ulusta, bu durumun az çok üstü kapalıdır. Bu yalnızca ilkel bir inanç değildir; eğer dünyevi güç yukanda birilerinin sizden hoşlandığını kanıtlamıyorsa, bunu ne kanıtlar? Gerçekten de, Tanrı'nın en sevgili kullarını mal mülk- le ödüllendirdiği fikrine gözü kapalı inanan çağdaş dindarlar, onu günümüzde de korumaktadır.
Reklam
Büyük komutanları göklere çıkaran bütün o askerî tarihler insan egosunun balonunu söndüren bir doğruyu hafife alıyorlar: Eski savaşların galipleri her zaman en iyi komutanlara ve silahlara sahip olan ordular değil, çoğu kez yalnızca düşmanlarına bulaştıracak en berbat mikropları taşıyanlardı.
Bereketli Hilal'deki halklar yerel bitkileri çok erken bir tarihte evcilleştirdiler. Çok daha fazla türü evcilleştirdiler, çok daha verimli ya da değerli türleri evcilleştirdiler, çok daha geniş bir yelpaze oluşturan çeşitlilikte bitkiyi evcilleştirdiler, yoğun yiyecek üretimini çok daha hızlı geliştirip çok daha hızlı bir şekilde nüfus yoğunluklarını artırdılar, bütün bunların sonucunda da çağdaş dünyaya daha ileri bir teknolojiyle, daha karmaşık siyasal örgütlenmeyle, başka halklara bulaştıracak daha fazla salgın hastalıkla girdiler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tarihsel yasalar da fiziksel yasalar kadar mutlaktır ve eğer hata yapma olasılığı daha yüksekse bu sadece tarihin ilgilendiği insanların sayısının fiziğin ilgilendiği atomların sayısından daha az olması ve kişisel sapmaların daha çok önem kazanmalarındandır. (Bayta)
Evrendeki parçacık miktarıyla karşıt-parçacık miktarı neden aynı değil?
Kuantum mekaniğine ve göreliliğe uyan her kuramın her zaman CPT birleşik simetrisine uyması gerektiğini söyleyen matematiksel bir teorem mevcut. Diğer bir deyişle evren, parçacıklar karşı-parçacıklarla değiştirildiğinde, evrenin ayna görüntüsü ele alındığında ve aynı zamanda zamanın yönü tersine çevrildiğinde aynı davranacaktır. Ancak Cronin ve Fitch gösterdi ki zamanın yönü tersine çevrilmeden, parçacıklar karşı parçacılarla değiştirildiğinde ve ayna görüntüsü alındığında evren aynı şekilde davranmıyordu. Dolayısıyla fizik yasaları zamanın yönü tersine çevrildiğinde değişmelidir, ki bu da fizik yasalarının T simetrisine uymadıkları anlamına gelir. Hiç şüphesiz evren T simetirisine uymaz: zaman ilerledikçe evren genişler; ancak zaman geriye doğru gitseydi evren büzüşürdü. Bununla birlikte T simetrisine uymayan kuvvetler olduğu için, evren genişledikçe, bu kuvvetler elektronların karşı-kuarklara dönüşmesinden daha fazla karşı-elektronun kuarklara dönüşmesine sebep olabilir. Böylece evren genişletip soğudukça karşı-kuarklar, kuarklarla birlikte yok olur, fakat bu durumda kuarkların sayısı karşı-kuarklardan fazla olacağı için geriye kuarkların küçük bir fazlalığı kalır. Halihazırda gördüğümüz ve kendisinden oluştuğumuz maddeyi oluşturan da bunlardır.
Reklam
Hangi kokuşmuş gezegen geçmişindeki şatafatla övünmez ki? (Bel Riose)
Her şeyin teorisi hakkında mükemmel bir paradoks
Ancak gerçekten de bütünlüklü bir birleşik kuram varsa, bu durumda muhtemelen eylemlerimizi de belirleyecektir. Böylelikle kuramın kendisi, onu arayışımızın neticesini de belirleyecektir! Ancak söz konusu kuram neden elimizdeki kanıttan doğru sonuçlara varmamızı belirliyor olsun ki? Yanlış sonucu da çıkarmamızı aynı şekilde belirliyor olamaz mı? Ya da hiçbir sonuç çıkarmamamızı?
Sen kurdu öldürdün, ama eyeri sırtından atamadın... (Salvor Hardin)
Sayfa 171Kitabı okudu
Bugün anladığımız anlamıyla bilim ve bilim toplumu işte avcıların bireyciliği, yaratıcılığı ve eleştirisel akılcılığı ile çiftçinin, bunların ürünlerini saklamaya elveren yazılı kültürünün uygun oranlarda bir araya gelebildikleri yerlerde yeşerebilmiştir.
Biz Pirî Reisimizi, ne idiyse öyle bilmek arzusunda olmalıyız. Yüzyıllardır onun gibi pek az insan yetiştirebilmiş olmanın bıraktığı açığı ona hak etmediği sıfatlar yakıştırarak kapatamayız.
Reklam
Eleştirisel Akılcılık
Anaksimandros "haklı olmak" veya "gerçeği bulmak" iddiasında değildir. Onun yöntemi, yanlışı, duyularının kendisine bildirdiklerini aklın süzgecinden geçirerek ortaya çıkartmak, amacı da içinde daha az yanlış barındıran bilgi sistemleriyle ileriye gitmek, elinde taşıdığı bilim bayrağını bir sonraki koşucuya elden geldiğince daha az yanlışla, daha verimli varsayımlarla yüklü olarak verebilmektir.