10 Kasım... Böyle anlamlı bir günde bu kitabı bitirdim. Ruhu bir kere daha şad olsun, rahmetle ve minnetle anıyorum. Bu vatan ona çok ama çok şey borçlu... İzi hiçbir zaman silinemeyecek, 100 yıl geçse de 1000 yıl geçse de daima hatırlanacak, yaptıkları ve söyledikleri her doğan çocuğun aklına heyecanla, minnetle bir kez daha işlenecek, her 10 Kasım'da bir kez daha doğacak.
Gelelim kitaba... Kitap çok akıcı ve anlatımı sohbet havasında. "Hadi parantezi kapatalım", "Şaaaak... Sansürlendi." gibi ifadeler barındıran okunması çok rahat ve sıkmayan bir dil kullanmış Yılmaz Özdil. Tarih ve rakamlara boğulmuyorsunuz, 'O'nu öğreniyorsunuz, 'ne yer', 'ne içer', 'ne düşünür', 'ne zaman uyur', 'nasıl tepki verir' i öğreniyorsunuz. Kısacası onun gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Ciddi söylüyorum: Bu kitapta hem tebessüm edeceksiniz, hem sinirlenecek hem "yuh" çekecek hem şaşıracak hem kahkaha atacak (ciddiyim) hem de iki göz iki çeşme ağlayacaksınız. Hayatımda hiç duymadığım çok önemli bilgiler öğrendiğimi, "Vaaay bu böyle miymiş?" diye çokça kendimle konuştuğumu söyleyebilirim. Mutlaka okuyun derim.