Kaldı ki, şu dünyadan bir Rembrandt'ın, bir Beethoven'in, bir Dante'nin, bir Napolyon'un geçtiğine dair en ufak bir fikri olmayan birinin kendisini büyük bir insan olarak görmesi felaket kolay bir şey değil mi?
.....; tek amacı yurttaşlarının manevi refahına özen göstermek olan hükümetler, ahlaksızlığı iyice pekiştiriyorlar, yani erkeklerin sözüm ona gereksinimlerini karşılamak için bedensel ve ruhsal olarak yok yere harcanan bir kadın sınıfını devreye sokuyorlar, bekâr erkekler de vicdanları son derece rahat bir şekilde bu ahlaksızlığa kendilerini kaptiriyorlar.
Insanlarin bir delilik nöbeti sırasında ne yaptıklarını bilmediklerini söylemeleri saçmadır, yalandır. Her şeyi biliyordum ve bir saniye bile kendimi kaybetmedim. İçimdeki hiddet buharlarını kızıştırdıkça, içimdeki bilinç ışıkları da öyle bir parlıyordu ki, yaptıklarımı görmemem imkandızdı.
Kesin bir saptama yapacak olursak, kısa süreliğine fahişelik eden kadınların genellikle küçümsendiklerini, uzun süreli fahişelerin ise saygı gördüklerini söylememiz gerekir.
Henüz gençken gençliğinizin değerini bilin. Can sıkıcı insanları dinleyerek, çaresi olmayan aksaklıkları düzeltmeye çalışarak ya da çağımızın kendine hedef edindiği şeyler uğruna, yalancı ülküler uğruna hayatınızı cahil, sıradan, basit insanlar için feda ederek altın çağınızı heder etmeyin. Yaşayın! İçinizde gizlediğiniz olağanüstü güzel hayatı yaşayın. Hiçbir şeyi boşa harcamayın. Her zaman yeni duyumlar peşinde koşun. Hiçbir şeyden korkmayın.
Bana göre bir insan hayatını dolu dolu, sonuna kadar yaşayacaksa her duyguya biçimlenme şansı, her düşünceye ifade şansı, her düşe gerçek olma şansı vermeli.