Bir devin ufka yuvarladığı bir dağ: Süleymaniye Camii! Altında bir millet ayağa kalkıyor gibi duran kubbe! Süleymaniye’nin bu kubbesi ufuktan sökülmelidir ki İstanbul ne kel ne uyuz bir topraktır anlaşılsın.. sonra bu minareler: Gökyüzünü madalyon bir ayna parçası gibi tutan birer kız kadar narin minareler! Bunlar ucuna her fetih bayrağından takılan bir hilâl! İstanbul Süleymaniye yapıldığı gün bizim oldu!
Gözyaşının hiçbir faydası olmadığını anlamak için, Yahudiler’in Kudüs’te yüzlerce yıldan beri her cumartesi günü başlarını dayayıp ağladıkları taşı ziyaret ediniz: yüzlerce yıllık gözyaşı, bu ağlama duvarını bir santim aşındırmamıştır.
Suriye, Filistin, Hicaz’da - Türk müsünüz? Sorusunun birçok defa cevabı: - Estağfurullah! İdi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi.
Cemal Paşa bir taraftan zor, bir taraftan imar ve ıslah siyasetleri kullanılarak Araplık cereyanının durdurulacağı fikrinde idi. Devletten en yüksek rütbe ve menfaatler koparıp Osmanlı İmparatorluğu birliğini bozmaya çalışanları bir türlü affetmemiştir.
Filistin için tehcir, Suriye için tethiş(zor kullanma) ve Hicaz için ordu kullandık Yafa kıyılarında Balfur’un beyannamesini bekleşen hesaplı yahudiler bu uğurda bir kafa değil bir portakal bile feda etmediler. Hicaz ayaklandı Suriye ise sustu.