Yemeğin insanları birbirlerine bağladığı, yabancıları dosta dönüştürdüğü bir toplumda aç bırakılmak, aynı zamanda yapayalnız kaldığını hissetmek demek.
Sürgünlerin en acısı, kendinden uzağa düşmekti çünkü... Çünkü ondandı, artık kimseyle gerçek bir şey konuşamamanın verdiği o derin boşluk duygusu; ondandı, vedalaşmalarındaki o eksiklik duygusu...
Aslında farklı şeylere ağlıyorduk: O bütün her şeyini, bütün varlığını verdiği halde yitirdiği aşkına ağlıyordu; bense hiç kimseyi böylesine fedakarlıkla, dahası derin bir özlemle sevemediğim, kimseye böylesine bütün varlığımı veremediğim için ağlıyordum...
Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan erkekliğim, bundandır... Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine yüceltiyorsun, insan ediyorsun, yaşatıyorsun...