Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tolefayn

Gerçi bir kişiyi tanımamızda bize tek ipucu veren şey onun yapıp ettikleri, onun iç içe yürüyen değerleme ve değerlendirmeleri, fiilen yaptıklarıdır. Ancak, belirli bir durumda bir tek eylem, yapanını ele verirse de, seyirci bunu doğru değerlendiremez. Bir kişinin bir eylemini, bir kararını veya bir tutumunu doğru değerlendirilebilmemiz, o kişinin çeşitli hayat durumlarında nasıl davrandığını, nasıl karar aldığını, neler yaptığını görmüş olmamızı; gözlerimizi uyanık bir şekilde uzun zaman onun üzerine tutmuş olmamızı gerektirir. Ancak o zaman, o kişinin belirli bir değer taşıyan belirli bir eylemini doğru değerlendirebiliriz.
Sayfa 63 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
Reklam
Şu var ki, bir insanın kendi gözlerini eğitmesi sıfıra yakın olabilir; yani kafasındaki insan örneği ona kabul ettirilmiş olabilir. Böyle bir insanın, son derece "iyi niyetli" bir insan olsa bile, kendi çapını aşan insanları anlayamayacağı, onları doğru değerlendiremeyeceği apaçıktır. O istese de istemese de, ona kabul ettirilmiş olan insan örneğine göre değer biçecektir başkasına.
Sayfa 57 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
Varlık temeli olmayan herhangi bir düşünceye saplanmak, böyle düşünmeyenlere de saldırmak: İşte yobazlık budur.
Sayfa 57 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Felsefede veya insan bilimleri alanında bir eserei doğru değerlendirmek, ilkin yazanın ortaya koymak istediğini anlamakla, sonra bu eserle ortaya konan bilgiyi ilgili olduğu fenomenle karşılaştırmakla, sonra da onun kendi alanındaki yerini göstermekle olur.
Sayfa 55 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
Bir yorum, o olayda aktif veya pasif olan, o durumun içinde bulunan kişilerin sosyal özelliklerinin bilinmesine ve yapı bütünlüklerinin değerlendirebilmesine dayanır en başta; ama yalnız bundan ibaret değildir. O olay veya durum hakkında bilgimizin oranı, o olayı geçmiş ve geleceğe bağlanmamız -alınan kesit- ve bu gibi etkenler, ayrıca hesaba katılamayacak etkenler bir yorumda rol oynar.
Sayfa 47 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
Reklam
Gerek değer atfetme, gerekse değer biçme değerlendirileni değil, olsa olsa değerlendireni ele verir.
Sayfa 30 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
"Değerin subjektifliğini" savunan aynı veya başka görüşlerin bu konudaki mantığı ise şudur: Mademki aynı tekrar "obje"ye farklı kişiler aynı anda veya aynı kişiler farklı zamanlarda farklı değerler yükleyebiliyorlar, bir "obje"nin kendine özgü değerinden söz edilemez; çünkü "obje"nin kendine özgü değeri olsa bile, insan bunu bilme imkanından yoksundur. Öyleyse bir "obje"nin değeri, değerlendirenin ona yüklediği bir şeydir; değerlendiren değiştikçe veya değerlendirme zamanı değiştikçe, "obje"nin değeri de değişik olabilir.
Sayfa 11 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
... Mademki farklı toplumlar ve çağlar aynı "değer"den başka başka şeyler anlıyor veya aynı "şeye" bazen "iyi" deyip herkesçe yapılmasını bekliyor, bazen de "kötü" deyip yasaklıyor, değişmez "bir değer" yoktur.
Sayfa 10 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
Değerlendirme ve Objesine Göre Aldığı Anlam
Bir insanın değerlenmesi ise, o insana her anlamda lâyık olduğu şeyleri vermek, onları ona sağlamakla olur. Ve bir insanın kendi kendini değerlemesi, çabalar ve didinmelerle, kendine sınır çizmeler ve gözlerini uyanık tutmalarla kendi insansal imkanlarını bile bile ve ısrarla gercekleştirmeğe çalışmakla olur. Bu, kişinin kendi kendini kurması ve kendi kendini gerçekleştirmesidir.
Sayfa 59 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
Cesaretin Bir Paradoksu
Kendimizi tüm bir dolulukla adamalıyız, ama aynı zamanda yanılıyor olabileceğimizin de farkında olmalıyız.
Sayfa 48 - MetisKitabı okuyor
Reklam
Çaresiz
ah bilsen bir bilsen duyduklarımı sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden ve nehirler boşalacak bir anda içerimden sakın bilme... anlatsan duyarım bütün güzellikleri erir dağlarımın başındaki kar sussan içerimde kıyamet kopar
..vahanin palmiyeleri ufukta görünmüşken susuzluktan ölmek..
Sayfa 155Kitabı okudu
Evren, herkesin anlayacağı bir dilde var olmuştur, ama insanlar unutmuştur bu dili.
..Ama Bu sayede Allah'ın kelamını anlayabildim: Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir.
Delikanlıya gelince, o hazinesini düşünüyordu. Hayaline yaklaştıkça, işler daha güçleşiyordu. Yaşlı kralın "acemi talihi" adını verdiği şey artık olmuyordu. Şimdi, kendi Kişisel Menkıbesinin peşine düşmüş kimse için diretme ve cesaret sınavının söz konusu olduğunu biliyordu. Bu nedenle acele etmemeli, sabırsızlık göstermemeliydi. Yoksa Tanrı'nın yoluna dizdiği işaretleri göremeyebilirdi.
Sayfa 112Kitabı okudu
517 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.