Tanistigima hic memnum olmadigim kimselere durmadan, "Tanistigimiza memnun oldum." demek beni olduruyor. Ama, hayatta kalmak istiyorsaniz, ille de bu zirvalari soylemek zorundasiniz.
Ölmek:Uyumak, uyumak! Belki bir ruya gormek... Ah, iste gucluk burada! Cunku ruhumuz bu fani kaliptan siyrilip ölüm uykusuna daldigi an, nasil bir ruya gorecegimizi kim bilir? Iste bizi dusunduren ve uzun omur felaketine katlandiran bu. Yoksa kim, bir yalin hancerle hayata son vermek varken, zamanin darbelerine ve hor gormesine, zalimin zulmüne, mağrurun kustahligina, reddedilmis askin sizilarina, adaletin suruncemesine, mevki sahiplerinin hakaretine, liyakat ehlinin liyakatsizler tarafindan asagilanmasina katlanir? Kim bu yuklere tahammul eder?
"Çıt"ın nasıl bir şey olduğunu henüz bilmiyordum. İçimden öyle geliyordu.Başka bir son düşünemiyordum. Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine..."
Iste kader hep boyle davranir bizlere, hemen arkamizdadir, omzumuza dokunmak icin elini coktan ileri dogru uzatmistir, bizlerse hala, Gecti gitti, gosteri bitti, yine ayni hikaye diye homurdanip dururuz.
İnsan her zaman ayni insanlari gorurse, bunlari yasaminin bir parcasi saymaya baslar. İyi, ama bu kisiler de bu nedenle, yasamimizi degistirmeye kalkisirlar. Bizi gormek istedikleri gibi degilsek hosnut olmazlar, canlari sıkılır. Cunku, efendim, herkes bizim nasil yasamamiz gerektigini elifi elifine bildigine inanir.