Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.
Elimde tutunabileceğim sadece kelimeler kaldı. Her şey bir birine karıştı, küçük parçalara ayrıldı. Artık gündüz hayallerini, gece rüyalarını gerçeklerden ayıramıyorum.
O zaman ararım.
– Hep arayacaksın sen. Ya resim , ya kitap…
– Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı.
– Anlamadım.
– Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde gider gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insanlar yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur ; kimi müdürlüğüne ; kimi işine , sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi , en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, ‘Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur’ demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü , sahteliğini , gülünçlüğünü göreli beri , gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum : Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz , benimle birlik düşünen, duyan , seven bir kadın!..’
'dur bakim, en son ne zaman ağlamıştım? 5 yıl önceydi sanırım.'
(işe başladım. her gün saçım başım dağınık içeri giriyorum. karşımda onun yüzü. tanrı aşkına, en son 5 yıl önce ağlamış bir insanla ne konuşabilirsiniz ki? kontrollü kadın didem. bir kontrol, bir kontrol… başka da bir şey yok zaten)
‘sen çok duygusalsın.’
(bunu söylerken yüzünde garip bir acıma duygusu. geri duyarlılıklı insanların özürlülere baktığı gibi bakıyor bana. neyi anlatsam ben şimdi? insan kavramını mı? sofistlerden başlayarak felsefe tarihini mi? yoksa buscaglia'dan ucuz örnekler de paklar mı bu kadını?)
"Yaşamak iyi şey" diye geçirdi aklından. "Keşke herşey bir düş olsaydı. Balığı hiç tutmamış, yatağımda eski gazetelerin üstüne uzanmış uyuyor olsaydım."
"İnsan yenilmek için yaratılmadı" dedi dokunaklı bir sesle; "Ademoğlu mahvolur ama yenilmez."
Vermediğimiz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiç bir yerde değildir.