Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Uğur Çevik

ATEŞ VE ZİHİN
İnsanın, ateşi elinde tutması fikri hoşuma gider. Tehlikeli bir kuvvet olan ateş, insanoğlunun elinde evcilleştirilmiştir. İnsanın yalnız başına oturup, sigarasının dumanına bakarak düşünmesini sık sık merak ederim. Böyle zamanlardan ne büyük şeyler çıkmıştır! İnsanoğlu düşünürse, zihninde bir noktada ateş parıldar. Elindeki sigaranın ateşi de bunun bir ifade biçimidir.”
Reklam
DNA
Basit organizmalar daha az karmaşıktır ve yapmaları gereken de daha az olduğu için küçük miktarda bir genetik bilgiye gerek duyarlar. 1976 yılında Mars’a inmiş olan Viking sondalarının her birinin kompüterleri 5 milyon kadar bit’le programlanmıştı. Bu durumda bunlar bir bakteriden birazcık fazla, öte yandan bir alg’den oldukça az bir «genetik bilgi »ye sahiptiler
Sonsöz
Kıyıya yakın seyreden bir geminin kaptanına,"Şu tepeye ya da buruna, kuleye kadar dümdüz ",vd diyebilirsiiniz. Ama bir zaman gelecektir,ayrılacaktır o gemi,o zaman yalnızca deniz fenerleri ile pusula yol gösterebilecektir ona, Bunların ikisi de verilmiştir bize,
Sayfa 140Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bana söylenilenleri oldukları gibi kabul edemem. Bir varsayımı mantık desteklemelidir. Yoksa bir değeri kalmaz... Üstelik beni yapmış olduğunuz düşüncesinde de hiçbir mantığa uymuyor.»
Ama adam yine de karısını seviyordu. İşin kötüsü kadın da bunun farkındaydı. Sonuçta George Weston yalnızca bir erkekti. Zavallı. Karısı daha hantal ama dürüst cinsin sonunda korktuğunu bildiği her yola başvuruyordu.
Reklam
⦁ Oysa elyazması kitapların ölümsüzlüğü ne kadar da eğreti ve güvenilmezdir! Bir yapı ise ne kadar daha sağlam, sürekli ve dayanıklı bir kitaptır! Yazılı bir sözü yok etmek için bir meşale, bir barbar yeter. İnşa edilmiş bir sözü yıkmak için ise bir toplum ayaklanması, bir yeryüzü devrimi gerekir. Kolosseum'un üzerinden barbarlar geçti, Ehramların üzerinden de belki tufan geçmiştir.
⦁ Matbaanın icadı tarihin en büyük olayıdır. Bu Ana devrimdir. Baştan başa yenilenen insanlığın ifade tarzıdır, bir şekilden soyunup, bir başkasına bürünen insan düşüncesidir, Âdem Peygamber'den beri zekâyı temsil eden şu simgesel yılanın tam ve kesin gömlek değiştirmesidir mimari eğer rastlantıyla kalkınabilse bile, üstün bir duruma, egemen bir konuma gelemez. Eskiden yasayı edebiyat ondan almışken, şimdi o edebiyatın yasasına boyun eğecektir. Her iki sanatın rolleri yer değiştirmiş olacaktır. Hiç kuşkusuz ki, mimari çağında pek ender olan destanlar, anıtlara benzer. Hindistan'da Vyasa[91] bir pagoda gibi karmakarışık, garip, içine girilemez haldedir. Mısır şiirinde, yapılar gibi, çizgilerin yüceliği, dinginliği vardır. Antik Yunan'da güzellik, dinginlik, erinç vardır; Hıristiyan Avrupa'da da katolik yüceliği, halk saflığı, bir yenilenme çağının zengin, bereketli gelişmesi. İncil Ehramlara benzer, İlyada Destanı Parthenon'a, Homeros da Phidias'a. On üçüncü yüzyıldaki Dante son Roman biçemi kilisedir; on altıncı yüzyılda Shakespeare son gotik katedraldir
ister dinsel, ister felsefi olsun, ölümsüz kalmak her düşüncenin kendi çıkarınadır, çünkü bir kuşağı devinime getiren bir fikir başka kuşakları da harekete getirmek, iz bırakmak ister
içgüdüsel ve yabanıl bir yarı-insan olan biri onu güzelliği için, yüceliği için, görkemli bütününden yayılan ahenkler için seviyordu; bilgin ve tutkulu bir zekâya sahip olan öbürü ise onu içerdiği anlam için, mitosu için, duygu için seviyordu, tıpkı bir parşömende ikincisinin altından birinci metnin okunduğu gibi, kilisenin önyüzündeki yontuların altında dağınık duran simgeler için seviyordu; kısacası onu, ebediyen zekâya sunduğu muamma için seviyordu
⦁ Homeros'un dizelerinden daha başka bir şeylerin de bulunduğunu, insanoğlunun sevgiye gereksinme duyduğunu, sevgisiz, aşksız yaşamın kuru, çıplak, yaygaracı ve kulak tırmalayıcı gıcırtılı bir çarktan başka bir şey olmadığını öğrendi.
Reklam
Hiçbir hintli yoktur ki,Tanrının yüceltici sonsuzluğu içibde,tapanlarda her birine daha kişisel olaraj özel cephesiyle göründüğünü kabul etmemiş olsun
Şüphe sadeece büyük bir varlığa miskince bir gözle bakmaktan ileri gelir
İnsanın gerçekle olan normal ilişkisi sevgiden ve vefalıktan geçer çünkü ancak o zamandır ki normal insan alçak gönüllülük duyar
İnsanların araştırmaların amacı göçen eski'nin alevler içindeki doruğunda bütün yüceliğiyle ışık saçan yeni'yi sezebilmesidir