insan sezgisinin milyonlarca yılda, kuşaktan kuşağa büyümesi gerekiyordu, o uzak imge, en dünyevi, en beceriksiz el yordamı ve yanılmalarla ortaya çıkmak zorundaydı; hep değişerek, hep daha da mükemmelleşerek... fakat yine de insan, kendini insan gibi hissettiği ve suretini gelişmiş biçimde koruduğu için,
daha ilk andan itibaren oradaydı... özlemini ve milyonlarca yılı arkasında bırakan belleğini, milyonlarca kuşağın belleğini,hâlâ anlaşılmaz, belki de sadece, yeniden doğuşun içinden büyüyen kalbin sezgisi olan, düşlerin uçucu anılarının görüntüsünü sağlamlaştırmak, bu görüntüyü çeşitli ritüel ve hareketlerle muhafaza etmek, düşünülemez ve söylenemez olanı, yani Tann'yı dile getirebilmek için ona ulaşmak isteyen belleğini koruduğu için...