Herkes bilir ki mükemmelliğe giden yol taşlıdır ve erdem de bu yolda her zaman engellerle karşılaşır, günahı ve kötülüğüyse şans öylesine destekler ki…
Mantığımızın duygularımızı sınırlamak için neler yapabileceğini ve kudretinin ötesinde nelerin bulunduğunu tanımlamadan önce kendi özümüzün gücünü ve zaafını bilmemiz gerekir.
Bir adamı tanımak için, düşüncelerini, acılarını, heyecanlarını bilmemiz lazım hiç değilse. Hayatın maddi olaylarıyla ancak kronoloji yapılabilir. Kronoloji aptalların tarihi.
Hiç korkmamış olsaydım keşke. Hiçbir korkuyu tatmamış olsaydı bilincim ve bedenim. Korunmaya ve savunmaya gerek duymasaydım. Korkuyu bilmeyen canımın istediği gibi davranıp, korkuyu bilmeyen canımın istediği gibi konuşsaydım. Gerçekten nefes alabilseydim her an. Gerçekten yaşayabilseydim. Ben olsaydım sadece, en doğal halimle. Gerçekte yaşayabilseydim keşke. Öyle uyansaydım her sabah; öyle tat alsaydım, öyle dokunsaydım, öyle koklasaydım tüm kokuları, öyle duysaydım sesleri... Öylece, kendime özgülüğümle, özgünlüğümle olsaydım bu dünyada, bu rüyada. Kendine özgü, özgün ve özgür. Var olsaydım. Olabilir miyim? Keşke...