İlk kez, gülün acısının bülbülünkinden fazla olduğunu bir zamanlar kendisine söylemiş olan küçük esmer kızı hatırladı ve ona hak verdi. Bülbül çoktur, demişti küçük esmer kız, gül ise tek. Bülbül kırılır, demişti, dökülür, parçalanır, bağırır, çağırır çoğalır, sesi var çünkü onun. Var olur. İçinin serüvenlerini gizlemek zorunda değil. Haykırır onları. Gül öyle midir ya?
Beni, diye yineledi son padişah, kimseler anlamayacak. Beni anlamaları için padişah olmaları gerekecek. Hiçbirisinin acısı, dedi, hattatın, genç mezarlık bekçisinin benimkinden fazla olmayacak.