Bir kez kendinden uzaklaştığında, sahip olduğun her şeyden, yani seni sana hatırlatan her şeyden de o oranda uzaklaşmak istiyorsun. Doppler bisikletten değil kendi hayatından düştü ve bir daha da aynı hayatı sürmek istemedi. Çünkü her şeyin saçmalığı damarlarında dolaşmaya başlamıştı. Bir kez bir şeyleri sorgulamaya başlayınca, başarı , mutluluk vs… her şeyden tiksinirken buluyorsun kendini. Ormanda yaşamak (modern insanın sahip olduğu her şeyden sıyrılıp )insana doğanın bir parçası olduğunu hatırlatıyor. İnsan genlerindekini arıyor en sonunda. Konfor alanı konforu olmayanlar için ne kadar toz pembe gözükse de konfor alanı içinde durmak da bir süre sonra konforsuzluğun gerçekçiliğini haykırıyor. Dopplerin savaşı kendi aklıyla ya da aptallığıyla, o da henüz hangisi olduğunu bilmiyor. Bir totem direğiyle kazık çakıyor içindeki boşluğa. Nereye giderse gitsin kendini kendiyle sürükleyerek… tutunmak mümkünmüş gibi… dünya burası , bu kadar işte.