Üstelik en kötü sandığımız kişinin bile içinde en azından bazı insanlara karşı derin bir sevgi yeşerdiğine, zaman zaman dostluğun sıcaklığını özlediğini inanıyorum .
Yaşam dediğiniz,duyumsamalarla,çağrışımlarla zenginleşen,ayrıntılarla yoğunlaşan bir şey .Bu ayrıntıları ve duyguları çıkarıp attınız mı, elinizde kuru bir kabuk kalıyor
Nazar, eşitlikten bu kadar uzak ve gelir dağılımı aşırı derecede bozuk bir ülkede ,korkunç bir gösteriş merakının pençesinde kıvranan toplumun yadsınamaz bir gerçeği olarak beliriyor.
“Bu kovayla cehennemi söndüreceğim ,bu ateşle de cenneti yakacağım “ demiş
“Niçin?” Demişler .
“İnsanlar” demiş ,”günahı ve sevabı ,cennet vaadi ve cehennem korkusu için değil ,kendi gönülleri için yapsınlar.”
Büyük Montaigne ,”Bana doğru gibi gelen hiçbir fikir yoktur ki aynı zamanda yanlış gibi de gelmesin” demişti. Çok doğru bir söz bu .Tabi üstadın kuralına uyarak yanlış olmasını da hesaba katmak gerekiyor.
Hayyam seksen dört yaşındaydı ,18 Haziran 1048’de şafakta doğmuştu ,O uzak devirde yaşamış bir insanın doğum tarihinin bu kadar kesin bir biçimde bilinmesi olağandışı bir durumdur.Ama Hayyam bu konuda bir müneccim titizliği göstermişti .Anlaşıldığı kadarıyla yükselen burcunu(ikizler) bilmek ve dünyaya geldiği saatte Güneş, Merkür ve Jüpiter’in konumlarını belirlemek için annesini sorguya çekmişti.