Barış Kahraman
@Kargakara
Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü
Yayınlanmış kitaplarım:
Peygamberler Filozoflar ve Şairler
Karganın Günlükleri
Karga Kitabı
Baykuşun Alaca Vakitleri
Felsefe Öğretmeni
Yüksek Lisans
İstanbul
436 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Köpük
Köpük
Oyun bitti ve her şey yerini buldu.
Akşamla ebedi kızlar anne oldu.
Aynalara bakma, aynalar fenalık;
Denizi, sonsuz olanı düşün artık.
Bir gün beni hatırlayabilirsin ancak,
Güzelsem soyabilirsin çırılçıplak;
Oradayım hep ben, orada, derinde,
Gemilerin ihtiyar köpüklerinde.
Ahmet Muhip Dıranas
224 syf.
·
Puan vermedi
Okur Takip Önerileri
Kardeşler, kızın kendinden emin bakışları arasında oradan ayrılırken cilveli sesine muhatap kalmanın sıkıntısı içindeydiler: "Kadın, denize benzer. Ne zaman sakin olur, ne vakit hırçınlaşır, belli olmaz. Sakin bilirsiniz, sizi zokaya düşürür. Hırçın sanırsınız, koynunuzda mışıl mışıl uyur."
Sayfa 18Kitabı okudu
Sığınak
Yedeğimde hep bir şiir olmalı
Korusun diye beni,
Sarsın
Solusun diye…
Yedeğimde hep bir şiir olmalı
Düşler dünyasında her birimizin kendi adına, ilk haddini bilmezliği onaylaması da olasılık dışı değildir. Düşlerde, belki de gece yarısı derin uykudaki birinin bir an bilinçte parıldamış, ama her şey biter bitmez bellekte kararmış, gizli bir çatışmanın etkisi altında, gizemli ırkımızın çocuklarından her biri, ilk kovuluş ihanetini kendi yönünden tamamlar.
Sayfa 45Kitabı okudu
Fikirlerin yittiği yerde, dünya da iflas eder ve dağılmış nesnelerin oluşturduğu, sonsuzluk halini alır.
Sayfa 20Kitabı okudu
Çocuklar Gibi
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi
Bazı nur içinde, bazı sisteyim
"Yakından tanıyınca bana bu toplumda yaşayan kadınların aslında, batıda genellikle zannedildiğinin aksine, her türlü haktan mahrum oldukları gibi gelmedi. Kadının aile hiyerarşisindeki konumu zaman içinde güçlenerek değişirdi. Gen. kadınlarda yaptığım sohbetlerden anladığıma göre, zor koşullarda çalışarak, suskun bir şekilde aile geleneklerine uyum göstererek, hizmet ederek ve zaman zaman azarlanan gelin olarak sürdürdükleri yaşama katlanmalarının tek nedeni, aile içindeki konumlarının onlara giderek yükseleceklerini vaat etmesiydi. Örneğin, bir oğlan doğurduğunda gelin artık sohbete katılabilir ve erkek misafirler olduğunda kaynanasıyla birlikte ev’de yemek yiyebilirdi. Kayınbaba ve kaynana ihtiyarlayıp güçten düştüklerinde veya öldüklerinde kadın çadırın sahibi konumuna yükselir ve ev işlerini kocasının isteklerine ve kendi tasarruflarına uygun şekilde yönetirdi."
50 Yıl Önce Türkiye’de Yörüklerin Yayla Hayatı, Ulla Johansen, Çev: Mualla Poyraz, T.C. Kültür ve Turizm bakanlığı Yay., Ankara, 2005, s. 124
İran destanlarında eşsiz bir Türk pehlivanı olarak geçen Zaloğlu Rüstem işte bu Secistan’lı Sakalar soyundandır. Umumi Türk Tarihi’nin otoritelerinden rahmetli hocamız Prof. A. Zeki Velidi TOGAN
Acı
Acı, hassasiyetini kabuklaştırıyor insanın.
Ölmek galiba bu.
Ayrılığa alışmış gibiyim.
Tevekkül, teslimiyet.
Ve heyecanların gün geçtikçe kararan pırıltısı…
…Alışkanlıkların insanı pestile çeviren çarkı.
Artık yanarak değil, tüterek yaşıyorum.
Nemli bir tomar gibi.
Kanatlarım her gün bir parça daha ağırlaşıyor.
Galiba ihtiyarlıyorum…
Cemil Meriç