Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

KitaplaraMeftun

KitaplaraMeftun
@KiitaplaraMeftunn
Okuduklarına meftun... Resim, kitap, müzik
Biraz zaman geçince anladım, şairlerin veya şiirlerin seninle alakası yokmuş, seninle alakası olan yegâne şey benmişim.
Reklam
İnsanın kalbinden daha güçlü ne olabilir hayatta, Dağılsa da her gün devam eder yaşamaya...
Bişri Hafi hazretleri. Rivayete göre; çocukluğunda gençliğinin bir kısmı gibi bolluk, zenginlik içinde geçmiş. Gençliğe eriştiğinde ehli dünyadan biri olarak oyun ve eğlence ile ömür sermayesini tüketmeye başlamış. Babasının vefatıyla kendisine kalan dünyalik servetiyle beraber ehli dünya arkadaşları kendisini bir türlü bırakmamış. Yolda, yoldaşa benzememenin mümkün olmadığını bize hayatıyla hatırlatan Bişri Hafi hazretleri de arkadaşlarına benzeyerek meyhanelerde bulunmaya, onlarla içip eğlenmeye başlamış. O günlerden birinde, yağmurlu bir gecede evine dönerken yol üzerinde besmelenin yazılı olduğu bir kâğıt görmüş. Besmeleyi yere atılmış görmenin acısıyla kâğıdı hemen yerden almış, büyük bir saygıyla üzerindeki çamurları silmiş. Eve ulaşınca da güzel kokular sürüp duvarına asmış. O gece rüyasın da, besmeleye gösterdiği hürmet ve Allah'ın ismini aziz tutması vesilesiyle onun da isminin azizlerden kılınacağına dair bir nida işitmiş, tövbeye davet edilmiş. "İhlasla gösterdiği bu hürmet, onu meyhanelerden alıp Allah yoluna taşımış."
Sayfa 26 - HayykitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bak sevgilim, güneş bugün huzuru getirdi bize. Sen benim mutsuz yanımın en güzel cennetisin. Sen bekleyişlerimin sonu, mutluluğumun sonsuzluğusun. Sen benim siyaha bile renk veren mavi yanımsın. Gülüşünden mavi kelebekleri toplayıp kalbime götürüyorum.
Reklam
Anladığım kadarıyla, "Hatalarım, günahlarım, sevaplarım, başarılarım, yenilgilerimle ben benim ve bugün hepsini de sahipleniyorum," diyorsunuz. Evet, öyle diyorum ve bunu anlamlı buluyorum. Çektiğim hiçbir acı nedensiz değil. Ben onlar sayesinde "ben" oldum.
Sayfa 22 - Kronik
II. Sabahları erkenden yola çıkıyorum. Kargalar dikkatimi çekiyor bir süredir. Kargaları sevmediğimi düşündüm. At kestanelerini gagalarıyla alıp, yükseklere çıkıyorlar. Sonra yüksekten bırakıp yere düşünce kırılan at kestanelerinin içindekileri yemeye koyuluyorlar. İçinde ne varsa tüketmek istediğin birini, yükseklere çıkarıp tam da zirvedeyken yere bırakmayı ve istediğini alıp bir kenara fırlatmayı kargalardan öğrenmiş olabilir miyiz?
Yarın sabah olduğunda hayat adına dirençli bir sözcük söyleyeceğiz. Yeniden! Yeniden! Yeniden! Ve Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.
Kendi ölümüne dahi geç kalmış zavallı bir ruhun acısı düşer payına.
Reklam
"Hayatımın parçalarını nasıl bir araya getirebileceğim konusunda en küçük bir fikrim de yok. Nereden başlamalı? Başı ve sonu iç içe geçmiş bir hikâyede ortaya çıkacağı anı karıştırmış bir kahraman gibiyim. Nerede ortaya çıksam yanlış karedeyim."
"Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve "Ey kavmim!" dedi, "Bu elçilere uyun! Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun!" (Kur'an -YasinSuresi, 20-21) Benim kahramanım o adam. Şehrin öte ucundan kan ter içinde koşturup gelen adam. O adam bizim şehrimize de koşarak gelse diyorum bazen. Gelse ve yanımıza otursa. Bize hayatı anlatsa. İyilikten söz etse, gökyüzünden gelen kutlu sözleri hatırlatsa sabırla. söz etse, gökyüzünden gelen kutlu sözleri hatırlatsa sabırla
"Nerede bir lamba hüküm sürmüşse, anılar orada hüküm sürmektedir." diyor Bachelard. Duyduğum andan beri, lambaların duvarda yansıyan bilge aydınlıklarında ellerini tutmaya cesaret edemeyişlerimi arıyorum. En çok o var çünkü, bilirsin. Ellerini tutmaya, söylemeye, sarılmaya, yüzünü okşamaya, saçlarını düzeltmeye, gözlerini silmeye, bileklerine sarılmaya cesaret edemeyişlerim var.
Hakikati örten, görmezden gelen ruhlar, sürekli ağrı kesicilerle ayakta durmaya çalışan bedenlerin kaçınılmaz sonuna düşerler. Mesele acıyı ortadan kaldırmak değil, asıl mesele acının sizi götüreceği sokaklarda en kadim yaralarınızla yüzleşmektir.
Kadınlar gibidir kelimeler. Yazarın kendisi için acı çektiğini, hayal kurduğunu, uykusuz geceler geçirdiğini, aç kaldığını bilirlerse bir merhamet düşer içlerine. Bir kelime, yazarın sırf kendisi için çaresizce kıvrandığını hissederse içi acımayla dolar. Böylesi içtenlikli yakarışların ardından, aşkla dolu çağrılara daha fazla kayıtsız kalamayan kadınlar gibi yazarın kollarına birakır kendini. Acının çağırdığı kelimeler, acının çağırdığı kadınlar kadar sahicidir...
124 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.