Kadının geçmişten günümüze ilkel toplumdaki yerini ilk
Fatmagül Berktay 'dan okumuştum. Anaerkil bir düzenin ve başlangıcını savunan bir kitaptı. Hiç bir kitapta bu kadar heyecanlanıp tarihe karşı bakış açım bu denli sarsılmamıştı. Sonra bu kitabı duydum. Bu da kadının mitler, masallar ve ilkel anlatılardaki yeri ve ne olduğunu anlatan bir kitapmış.
Ha, bir de en güzeli şeydi **Üzgün olduğum bir gün arkadaşım çıkarıverdi çantasından ve hediye etti bana** Hep derim, ansız gelen sevinç ve mutluluk kadar gözleri parlatan başka bir şey olamaz...
Ölümün ömür yok, ölümün yüreği yok
Ölüm çocuk büyütmeyi bilmez
Ölümün evi yok, ekmeği yok, sevgisi yok...
Söndürüyor etinde hasretin acısını
Gömülmüş anıların iç denizlerine
Oğlunu seyrediyor bir ihtiyar
Kendi suretinde.
Buğulanıyor yudum yudum
Akmış ayrılığın yankısız yollarına
Ömrünü çiziyor bir ihtiyar
Alın kırışığında.
Zaman bir ince yalnızlık nicedir
Hayatın gözeneklerinden süzülen
Bilenip gümüş hançerinde gecelerin
Vuruyor hilal hilal bir mezar taşına.